Hacı Arif Bey
Hacı Arif Bey Biyografisi
19. yüzyılın en manâlı Olağan Türk müziği bestekârlarından biri. Kürdîlihicazkâr makamı ile Müsemmen usulünü bulmuştur.
Hacı Arif Bey, 1831 yılında İstanbul’da doğmuştur. Ana adı Mehmed Ârif’dir. Babası Ebûbekir Efendi, Eyüb Mahkemesi kâtiblerindendi. İlköğrenimi sırasında sesiyle dikkat çeken Hacı Arif Bey, Zekâi Dede Efendi ile besteci Eyyubî Mehmed Bey’den ders aldı. Zekâi Büyükbaba Efendi onu hocası Büyükbaba Efendi‘yle tanıştırdı; musikiye aleyhinde büyük yeteneği olduğunu Dede Efendi de görmüştü.
Çok geçmeden sesinin güzelliğini haber alan Sultan I. Abdülmecit Han onu 1854 yılında Muzika-yı Hümayun’a aldırdı. Ufak yaşlarda Müzika-i Hümâyûn’u bitiren Hacı Arif Bey, sarayda uzun yıllar tahsis yaptı. Sultan I. Abdülmecit’in takdirini kazandı. Sarayda besteci Haşim bey’den müzik öğrenmeye devam etti. Haşim Bey’den fazla yararlandı, ondan yüzlerce eser öğrendi. Okuyuş üslubunu da ondan aldığı söylenir. En karışık besteleri bir dinleyişte kusursuz tekrarlaması ile dikkati çekti. Edep, nezaket ve kibarlığı ile sevgi topladı; daha 20’li yaşlarında iken Sultan I. Abdülmecit’in mabeyincisi oldu.
Haremi hümayun’daki cariyelere müzik hoca hocalığı yaptı. Hacı Arif Bey’in; mucizevi güzelliğinden dolayı padişaha zevce olması beklenen 15 yaşlarında “Çeşm-i Dilber” adındaki Çerkez kızı ile kalbi bir alaka kurması büyük söylenti konusu oldu. Dedikodulara dayanamayan padişah, daha o yaşta Arif Bey’i 60 altın aylıkla emekliye sevk etmek zorunda kaldı. Arkasından da padişah, Çeşm-i Dilber ile Hacı Arif Bey’i evlendirdi. Cemil ve Nebiye adını verdiği iki çocuğu oldu. Fakat bu izdivaç yürümedi. Çeşm-i Dilber, çocuklarını Arif Bey’e bırakarak bir tüccarla evlendi. Arif Bey, “Niçin terk eyleyip gittin a acımasız”, “Düşer mi şanına ey şeh-i hûban” dizeleriyle başlayan kürdilihicazkâr şarkılarını terk edilmenin acısı üzerine besteledi.
I. Abdülmecit birkaç sene sonradan Hacı Arif Bey’i affederek tekrar saray-ı hümayun’a getirdi. Mabeyincilik ve harem müzik öğretmenliği görevini yapmaya devam etti. Besteci Hacı Arif Bey, bu defa gene bir cariyeye, Zülf-i Nigâr Hanım’a âşık oldu. Bu olay Saray’da duyulur duyulmaz, I. Abdülmecit Han onları evlendirdi. Rabia adında bir kızı oldu. Zülf-i Nigâr’ın kısa bir zaman sonra veremden ölmesi, besteciye yeni bir acı kaynağı oldu. “Olmaz ilaç sine-i sad pareme” ve “Kemer çehre peri rû tende cânımsın-Nigârım dilberim ruh-i revanım” şarkıları bu acının ürünleridir.
İkinci evliliği sırasında da Saray’dan ayrılan Hacı Arif Bey, eşi öldükten daha sonra yine Saray’a dönmek istiyordu. Fakat 1861‘de I. Abdülmecit Han ölmüş, yerine kardeşi Abdülaziz Han tahta çıkmıştı. Hacı Arif Bey, besteci Rıfat Bey’in yönetimindeki Saray Fasıl Topluluğu’na “serhanende” olarak alındı; keza yeniden cariyelerin musiki hocalığıyla görevlendirmişti.
Arif Bey’in Saray’daki bu üçüncü görevi on sene sürdü. Ününün artık doruğundaydı. İstanbul’un musiki çevrelerinde, konaklarda, özel meşkhanelerde yapılan musiki toplantılarında en çok aranan sanatçıydı.
Cariyelerin musiki hocalığı görevi onu daha önce iki kez evliliğe götürmüştü ve yine üçüncü kere de benzer sonucu verdi. Bu sefer II. Mahmut‘un eşi ve Abdülaziz‘in annesi Pertevniyal Valide Sultan‘ın nedimelerinden Nigârnik Hanım‘a âşık oldu. Valide Sultan da fazla beğendiği Hacı Arif Bey’in bu aşkına onaylama vermesi ile ve Padişah Abdülaziz’in onay vermesi ile evlilikle sonuçlandırıldı. Ama yine 1871 yılında saraydan uzaklaştırıldı. Dört bin kuruş aylıkla emekli edilerek saraydan uzaklaştırıldı. Bunun üzerine Taşlık’taki konağını sattı; Zincirlikuyu’da satın aldığı çiftliğine çekilerek müntezi bir yaşam sürmeye başladı. Bu sıralarda önce Devlet Şurası’nda (Danıştay) sonra Beykoz Aşar Müdürlüğü’nde beş yıl kadar devlet memurluğu yaptı. Arasıra saraya uğruyor, bazen ders veriyor. Sultan Aziz’e bestelerini sunuyor, bunlara büyük ihsanlarla karşılık veriliyordu.
Ömrünün sonuna kadar Nigârnik Hanım’la evli kalan Arif Bey 1871‘de baştan Saray’dan ayrıldı. Şura-yı Devlet’te, Beykoz Aşar Müdürlüğü’nde beş yıl memur olarak çalıştı.
Sultan Abdülaziz‘in 30 Mayıs 1876 tarihindeki ölümünden daha sonra Muzika-yı Hümayun’da girişilen tasfiye sonucu Hacı Arif Bey de açığa alındı. V. Murat‘ın üç aylık padişahlığından daha sonra Sultan Abdülhamit II Han tahta çıktı. Besteci uzun bir süre işsiz kaldı, geçimini sağlama derdine düştü. Zincirlikuyu’da bir çiftlik evine çekilip çevreden koptu. Bu sırada 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı (93 Harbi) patlak verdi. Arif Bey savaş yıllarını çiftlikte geçim sıkıntısı içinde geçirdi.
Savaş bittikten sonra Osmanlı Sarayı bestecinin yokluğunu her tarafta hissetmeye başladı. Arif Bey’in içinde bulunduğu koşul Abdülhamit II Han’a iletildi. Bunun üzerine besteci her tarafta Saray’da görevlendirildi. Hacı Arif Bey’in öğrencilerinden besteci Levon Hancıyan’ın anlattığına tarafından, Saray’a alınışı şöyle olmuştu: İran Şahı Nasıreddin, eserlerini fazla beğendiği Arif Bey’i İran Sarayı’na davet eder, Padişah’tan da besteciye izin verilmesini rica eder. Türk Musikisi’nden öteki padişahlar değin zevk duymamakla birlikte, Arif Bey’in şarkılarını seven Abdülhamit II, şaha bestecinin Saray’dan ayrıldığından haberi olmadığını söyler ve onu her tarafta Saray’a aldırır. Arif Bey sırası gelmişken Şirazlı Hafız’ın bir gazelini besteleyerek, İstanbul’a gelen şaha sunar. Eseri çok beğenen şah, besteciyi bir nişanla ödüllendirir.
Muzika-yı Hümayun’da dördüncü kez görevlendirilen Arif Bey’e kolağası rütbesi verilir, ama bu ona kadar küçük bir rütbedir. Arif Bey, önceki padişahlardan gördüğü ilgiyi Abdülhamit II‘den göremediği vehmiyle huzursuz olur. Saray’ın eski canlı havası da kaybolmuştu; siyasi durum gitgide gerginleşmekteydi. Abdülhamit II‘den umduğu yakınlığı görmeyen besteci, kimi süre Zincirlikuyu’daki eve çekilerek sade bir yaşayışın verebileceği mutluluğu aradı, kimi zaman da Padişah’la çatışmayı göze bölge davranışlarda bulundu. Abdülhamit’in “Şu şarkıyı oku”, diye verdiği bir emre karşısında, önce hastayım deyip reddetmiş, ikinci defa gelen mabeyinciye, “Ben onun babasından çok hürmet gördüm.” Bana, “Şu şarkıyı oku” diye emir veremez. Sanatta padişah iradesi geçerli değildir. Cevabını vermesi üstüne, Saray’da hapsedildi. Elli gün daha sonra, nihavent makamındaki “Ahteri düşkün garibim, âşık-ı avareyim” şarkısını besteledi. İlk dizedeki “yıldız” anlamına gelen Farsça “ahter” kelimesi “talii düşkün” biçimine dönüştürülerek şarkı Abdülhamit II Han’ın huzurunda okundu. Eseri fazla beğenen padişah, besteciyi bağışladı.
Türk Musiki’sinin en büyük bestecilerinden biri olan Hacı Arif Bey Alışılmış dönem bestecilerinin pek kullanmadıkları şarkı formuna yepyeni bir kimlik kazandırmış, bir şarkı bestecisi olarak yeni bir çığır açmıştır. Arif Bey’den daha sonra “şarkı”, bestecilerin en fazla işledikleri form olmuştur. Arif Bey klasik formlarda birkaç eser besteledikten sonra başarılı olamadığını görerek doğrudan doğruya şarkı besteciliğine yönelmiştir. Şarkılarında beste ile güfte bütün bir tamlık içindedir.
Kürdilihicazkâr makamını da Arif Bey oluşturmuştur. Sekiz zamanlı üç vuruşlu “müsemmen” usulü onun buluşudur.
Hacı Arif Bey tamamen Türk Musikisi’nin sözlü öğrenim geleneği içinde yetişmiş bir besteciydi. Nota bilmiyordu, herhangi bir saz da çalmazdı. Fakat fazla zinde bir hafızası vardı, bini aşkın eser ezberindeydi. mükemmel bir okuyucuydu.
Hacı Arif Bey’in bine yakın eser bestelediği söylense de yalnızca 337 parçası notalarıyla günümüze kalmıştır. Bunun 327’si şarkı, 10’u öbür formlardaki eserlerdir. Bu 10 eserin de altısı ilahi, biri tevşih, biri durak, biri beste, biri de yürük semaidir. Arif Bey 1873 yılında Mecmua-i Arifi adlı 600 sayfalık diğer taraftan güfte derlemesi yayınladı; bu derlemede sanatçının kendi şarkıları da vardır.
Hacı Arif Bey, 28 Haziran 1885 tarihinde 54 yaşında İstanbul’da yürek krizi sonucu ölmüştür. Yahya Efendi Dergâhı mezarlığına gömüldü.
Hacı Arif Bey’in Bazı Eserleri:
* Olmaz ilâç sine-i sad pâreme
* Kemer çehre peri rû tende cânımsın-Nigârım dilberim ruh-i revanım
* Bakmıyor çeşm-i siyah feryâde
* Vücud ikliminin sultanı sensin
* Meyhanemi bu, bezm-i tarahhane-i cem mi
* Çekme ızdırap-i derdini bu dehr-i fenanın
* Deva yokmuş niçin bimarı aşka
* Geçti zahm-i tîri hicrin ta dil-i naşadıma
* İltimas etmeye yâre varınız
* Gözümden gitmiyor bir dem hayalin
* Kanlar döküyor derdin ile dide-i giryan
* Hâtırımdan çıkmaz asla ahd u peymânın senin
* Sayd eyledi bu gönlümü bir gözleri âhû
* Gurub etti güneş dünya karardı
* Çözülme zülfüme ey dil rüba, dil bağlayanlardan
* Ben buy-i vefa bekler iken sûy-i çemende
* Humarı yok bozulmaz meclis-i birahane-i aşkın
* a sühanimle
* Bir halet ile süzdü yeniden çeşmini dildar
* Esti nesîm-i nevbahar açıldı güller suhh dem
* Mükedder derd-i pey-der peyle derhal
* Kurdu meclis, âşıkan meyhanede
* Bülbül yetişir bağrımı hûn etti figanın
* Nigâh-ı mestine canlar dayanmaz
* Zahir-i ülkü bakıp etme dahil bir ferdi
Hacı Arif Bey’in Eserleri :
Acemaşiran-Nazırın gelmemiş katiyen cihane
Acembuselik-Ne yapsam ol cefakare
Bayati-Gamınla dilfikar olsun
Bayatiaraban-Gönlüm aldın gösterip ruyi vefa
Bayatiaraban-Gönlümün hayli biçare
Bayatiaraban-Lutfunu kestin a zalim aşıkı biçareden
Bestenigar-Aldın alın yazısı sen mihri cemali
Bestenigar-Âlem kam almada devrinde
Bestenigar-Çok fark etti felek şimdi beni bezmi civanda
Buselik-Suzişi sinem değil kar etmeyen
Evcara-Olup aşkınla avare
Ferahnak-Gördüm seni ey şuhi keyifli
Ferahnak-Milki halk şemsi adlinden senin
Hicaz-Ah eylediğim servi hiramanın içindir
Hicaz-Aman dağlar canım dağlar
Hicaz-Aşkınla senin sevdiceğim zaru zebunum
Hicaz-Bak ne ülkü koydu bu bahtı siyah
Hicaz-Canım dağlar kuzum dağlar
Hicaz-Efzun oluyor günden güne bu parasal melalim
Hicaz-Eh dil ne bitmez bu ahu vahın
Hicaz-Eşk ile tahmir olunmuş ehli aşkin mayesi
Hicaz-Ey gonca dehen şerbetine canımı kandır
Hicaz-Görmez oldum sevdiğim sen mahımı
Hicaz-Kamer çehre peri ru tende canım
Hicaz-Kudretin kafi değildir suzi ahu zarıma
Hicaz-Kurbanın olam ey afeti can
Hicaz-Kurdu meclis aşıkan mey hanede
Hicaz-Makdemin üftadeler eyler emel
Hicaz-Meyle teşkin eyle saki
Hicaz-Narı camzuzi derunum dağlara dağlar açar
Hicaz-Ne kara günlere kaldım
Hicaz-Sayd eyledi bu gönlümü bir gözleri ahu
Hicaz-Senin aşıkların kılmaz nazar
Hicaz-Sonbaharın zevki hoştur
Hicaz-Tasdi edeyim yari birazda suhanimle
Hicaz-Yad ederken yar kamı vuslatı
Hicaz-Tekrar vazı felekden mi şikayet
Hicazkar-Açıl ey goncei sad berg yaraşır
Hicazkar-Aldı gönlüm fend ile bir fitnekar
Hicazkar-Bir halet ile süzdü yeniden çeşmini dildar
Hicazkar-Her Zaman feryadu efgandır gönül
Hicazkar-Dilerim zülfüne berdar olayım
Hicazkar-Firakı yar ile her dem rencidedir gönlüm
Hicazkar-Güldü açıldı tekrar gül yüzlü yar
Hicazkar-Nevruzu bahar oldu tekrar ey güli handan
Hicazkar-Sevdim tekrar bir nevcivan
Hicazkar-Söyle derunundaki zarım gönül
Hüseyni-Bana lutf eyler iken sen
Hüseyni-Mahzeni esrarı şahı mürtezasın ya hüseyn
Hüseyni-Mihneti aşka deva asan yok
Hüzzam-Bahar oldu sular akar çayıra
Hüzzam-Bir gün beni dildar acaba şad edecek mi
Hüzzam-Güzel gün göremedi avare gönlüm
Hüzzam-Hali dilizarımı duysa kâinat
Hüzzam-İftirakın urdu zahmi bu dili sad pareye
Hüzzam İlahi-Kurratül ayni habibi
Hüzzam-İstanbul Türküsü
Hüzzam-Meftun olalı sen şehi hubanı cihana
Hüzzam-Talat eyler mi diye meh şuyi kağıthaneden
Hüzzam-Tazelendi tabı alem herkesin bak şevki var
Isfahan-Canda hasiyyet mi var sevdayı canan olmasa
Isfahan-Düşme ey aşık hayale yağma yok
Isfahan-Ey tiri cefa didei mestanıma değme
Isfahan-Gel ey ruhi revan melek simatım
Isfahan-Kim demiş aklın alan
Isfahan-Ol goncayı görmeyeli hayli zamandır
Isfahan-Rahatım yok bu dili şeydadan
Isfahan-Severim biçare ey mah seni
Isfahan-Vazgeçmez mi sine ahu zardan
Karcığar-Aşkı pürhan edemem nelevu efgandır
Karcığar-Bir goncaya bir hare nigah eyledi bülbül
Karcığar-Bu yosmalık değişir bu çağ değişir
Karcığar-Dağda tavşanlar geziyor
Karcığar-Dinle aklın var ise piri müganın pendini
Karcığar-Ey hoş gözlü sevimli sözlü güzel
Karcığar-Yine De kıyamam iki gözüm uykuya kansın
Karcığar-Gönlümün alayısı dünyaya istiğnası var
Karcığar-Gönül bezmi harab
Karcığar-Her şuhu samim safada
Karcığar-Kuzumun gözleri kara
Karcığar-Olası olur mu beğenmemek seni
Karcığar-Rengi ruhsarın gören
Karcığar-Varken gönülde bin türlü yare
Karcığar-Yıkma sakın burcu penahım alın yazısı
Kürdilihicazkar-Bais figanı naleme aşk ibtilasıdır
Kürdilihicazkar-Berdar olalı zülfüne yar fikru hayalim
Kürdilihicazkar-Bir zülfü perişana tekrar
Kürdilihicazkar-Deşme dağı sinei suzanı
Kürdilihicazkar-Dili harımı vaslını arzu eder
Kürdilihicazkar-Düşermi şanına ey şehi huban
Kürdilihicazkar-Eyyamı bahar oldu güzel müjdeler olsun
Kürdilihicazkar-Firkatin tesiri etti canıma
Kürdilihicazkar-Geçti zahmı tiri hicrin ta dili na şadıma
Kürdilihicazkar-Gurub etti güneş dünya karardı
Kürdilihicazkar-Güzelim hiç aramaz mı dili avare seni
Kürdilihicazkar-Harabı desti gamdır gönlüm derhal
Kürdilihicazkar-Hazar erdi gülistan bahara
Kürdilihicazkar-İftirakındır sebep bu nale vu feryadıma
Kürdilihicazkar-Kanlar döküyor derdin ile didei giryan
Kürdilihicazkar-Muntazır teşrifine hazır kayık
Kürdilihicazkar-Nerdesin ey tatlı sözlü sevdiğim
Kürdilihicazkar-Neden terkeyleyip gittin a acımasız
Kürdilihicazkar-Sana hiç nale eser etmez mi
Kürdilihicazkar-Sende acep uşşaka eziyet mi çoğaldı
Kürdilihicazkar-Seyri bahara açıldı dağlar
Kürdilihicazkar-Sırma saçlı yare kim haber versin
Mahur-Görsen ey çeşmi alın yazısı görsen
Mahur-Gösterip ağyare lutfun bizlere biganesin
Mahur-Hayli demdir görmedim
Mahur-Zahiri hale bakıp etme dahil bir ferdi
Muhayyer-Derman yokmuş neden bimarı aşka
Muhayyer-Ey ateşi gam bağrımı
Muhayyer-Gam dideleriz saki sun bir dolu kab olsun
Muhayyer-Hadi dilden kime şekva edeyim
Muhayyer-Humarı yok bozulmaz meclisi meyhanei aşkın
Muhayyer-İltimas etmeye yare varınız
Muhayyer-Kim olur zor ile maksuduna
Muhayyer-Meyhane tarabgahı
Muhayyer-Neden mahsun bakarsın
Muhayyersünbüle-Açılmamış bir gonce ter
Müstear-Güzel görsem yanar sabru kararım
Neveser-Bahar erdi yeşillendi çemenler
Nihavend-Ahteri düşkün garibi aşıkı avareyim
Nihavend-Aşk ateşi sinemde yine şule feşandır
Nihavend-Bakmıyor çeşmi siyah
Nihavend-Ben buyi vefa bekler iken suyi çemenden
Nihavend-Benim gönlüm kaldı sende
Nihavend-Bülbülü dem beste etti nale vu feryadı dil
Nihavend-Çözülme zülfüne ey dil ruba dil bağlayanlardan
Nihavend-Culus etti şehinşahı keremkar
Nihavend-Dün gece rüyada gördüm
Nihavend-Ey mehi Yusuf siyem ruzigar
Nihavend-Gahi gönül firakın ile derd nak olur
Nihavend-Mahzun ise dil anda safa cilveger olmaz
Nihavend-Meyler süzülsün meydane gelsin
Nihavend-Nadidei hüsnü mümtaz
Nihavend-Neden ta subh olunca aşk barım
Nihavend-Nevbaharı dilsitansın sevdiğim
Nihavend-Ruyinden beygir nikabı
Nihavend-Şarab iç gülfeminde gül açılsın
Nihavend-Söyle nedir baisi zarın gönül
Nihavend-Taki elemi felekle ülfet
Nihavend-Tarife kazanç mi zülfi siyahı
Nihavend-Uyur daim uyanmazdı benim
Nihavend-Vücud ikiminin sultanı sensin
Nihavend-Yadigar kaldı dilde bana bu ah
Nikriz-Dağlar yarimi gördün mü
Rast-Aşık oldur kim kılar canın feda
Rast-Çeşmi mahmurun sebebtir nale vu feryadıma
Rast-Ehli dil isen kendine zevkeyle cefayı
Rast-Esti nesimi nevbahar
Rast-Ey gülnihali cilve baz
Rast-Hatırımdan çıkmaz katiyen ahdü peymanın senin
Rast-Mukedder derdi peyderpeyle hemen
Rast-Neyledi gör bana ol mahı mehi
Rast-Seylu ateşden emin olmaz üretilmiş haneler
Rast-Vatan şarkısı
Rast-Vuslatından gayri el çektim yeter ey bifa
Saba-Kâinat gözümde yok hayli zamandır
Saba-Dilberan ahdi vefayı unuturlar
Saba-Haberin var mı saba kaküli cananımdan
Saba-Nigahı mestine canlar dayanmaz
Saba-Söyle sen kastın nedir aya bana
Sabazemzeme-Aşkınla düştüm ateşe
Sabazemzeme-Gönül bilmezmisin ol şivesazı
Sabazemzeme-Kabul eyle sanadır arzı halim
Sabazemzeme-Neşe mendim sunma lutf et sakıya peymaneyi
Sabazemzeme-Yareledi yarim dili zarımı
Segah-Bülbül yetişir bağrımı hun etti figanın
Segah-Düştü dildar ile firkat areye
Segah-Feryadımı gördükçe benim ey güli rana
Segah-Her kimde var aşk iptilası
Segah-Olmaz hap sinei sad pareme
Segah-Sadri tümce mürselin sensin
Segah-Saki bu safa haneyi ebedi mi sanırsın
Segahmaye-Gördüğüm şeb bağrımı hun eyledin
Suzinak-Us ermez şu feleğin oynu çok
Suzinak-Alınca gönlümü mihri cemali
Suzinak-Başladın ağyar ile ünsiyyete
Suzinak-Beni bizar ederken serzenişler
Suzinak-Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı
Suzinak-Bir dil ama esir gam olur
Suzinak-Çekme elemi derdini bu dehri fenanın
Suzinak-Cevretme bana böyle
Suzinak-Damı hüsnü yarimin özge şikarıdır gönül
Suzinak-Edemem kimseye halim şikayet
Suzinak-Eski halini hiç göremem
Suzinak-Gözümden gitmiyor bir dem hayali
Suzinak-Hüsnü alemini tuttu senin şöhreti şanın
Suzinak-Meclis bezendi sun bade saki
Suzinak-Pabusuna ermek üzre ey yar
Suzinak-Suzinak etme beni ey mehveşim
Suzinak-Uslanmadı hala emeli bitmedi gönlüm
Suzinak-Yandım o hoş gözlere
Suzinak-Yine murgi seher avazelendi
Şehnaz-Rubude oldu sim tene gönlüm
Tahir-Kat idup gerdeni gerdandan emel zincirin
Uşşak-Akibet-bezdirdi benden
Uşşak-Talih uyansa habe varsa didei bidarımız
Uşşak-Boyunca isterse kâinat güllerle donansın
Uşşak-Bir melek sima peri gördüm der i meyhanede
Uşşak-Derdinle senin ey güli nevreste nihalim
Uşşak-Ey şuhi işkence pişe bırak vazı cefayı
Uşşak-Gönlümün baisi giryanlığı
Uşşak İlahi-Allah adın dillerde
Uşşak-Birahane mi bu bezmi tarab hanei cem mi
Uşşak-Meyhaneyi seyrettim
Uşşak-Olmaz dilim elemden
Uşşak-Pare pare oldu sinem
Uşşak-Saki içelim sırça ı musaffayı keremden
Uşşak-Saki yetişir uyan aman gel
Uşşak-Usandım ağlayıp ah eylemekten
Uşşak-Yandım bilerek çaresi yok