Agnolo Bronzino
Agnolo Bronzino Biyografisi
Rönesans dönemi İtalyan ressamdır.
Agnolo Bronzino, 17 Kasım 1503 tarihinde Floransa, İtalya’da Cosimo di Mariano’nun oğlu olarak doğmuştur. Başlıca adı Agnolo di Cosimo di Mariano’dır. “Bronzino” lakabının nispeten siyahi teni dolayısıyla verildiği düşünülmektedir. İlk yıllarında Raffaelino del Garbo’nun yanında çıraklık yaptı. Arkasında 1522 yılında Floransa yakınlarındaki Certosa di Galuzzo freskleri için, Maniyerist temsilcilerinden olan İtalyan ressam Jacopo da Pontormo’ya asistanlık yaptı.
Agnolo Bronzino’nun bilhassa erken dönem resimleri hocası Jacopo da Pontormo’nun etkisindedir. İlk eserlerinde hocası Jacopo da Pontormo’nun etkileri görülse de bu etki çok uzun sürmez ve Agnolo Bronzino zamanla kendi tarzını oluşturur.
Agnolo Bronzino 1539 yılında Medici ailesinin hizmetine girmiştir. Floransa Dükü I. Cosimo de Medici ile Toledolu Elanor’ün evlenmesi için dekorasyonlarını yapmayı yüklenmiştir. Bu görevle birlikte fazla takdire değer Bronzino, çiftin saray ve portre ressamlığına getirilir. Bunun için önce Palazzo Vechio’daki şapelin tümünü tablolarla bezemiş ve sonradan da 1545’de bu yeni çiftin portrelerini hazırlamıştır.
1546 yılında iki yıl baştan başa Roma’da kalır ve burada özellikle Raffaello Santi ve Michelangelo Buonarroti’nun eserlerini inceler. Genelde solgun renkler kullanarak yaptığı portre resimleri ile ünlenir ve 16. yüzyıl portre resminin en incelikli eserlerini ortaya koyar.
Floransa’da veba salgını başlayınca Agnolo Bronzino, Galozzo Manastır’ına çekilmiştir. Bu salgın geçtikten sonra kendi atölyesini açıp usta usta olarak çalışmaya başlamıştır. Bu hür çalışmalarının başında Urbino sarayından portre siparişleri almıştır. Bu minik İtalya devletinin başkenti olan Urbino’da kontluk villasını resimlendirip dekore etmiştir.
Erken maniyerizm etkisi aşağı eksantrik eserler veren sanatçı sonradan ünlü sanatçılar Michelangelo Buonarroti ve Raffaello Santi’den etkilenmiştir.
Agnolo Bronzino, 23 Kasım 1572 tarihinde Floransa, İtalya’da 69 yaşında ölmüştür.
Venüs ve Cupid Alegorisi: İnceleyeceğimiz tablo Rönesans’ın ön dönemlerinde ortaya çıkan ve Barok dönemine bir geçiş formu olan Maniyerist akımının özelliklerini yansıtır.
Eser, zariflik ve erotizm tutkusuyla bilinen Fransa Kralı I. Francis’e Medici ailesinin bir hediyesi olarak Agnolo Bronzino’ya sipariş edilmiştir.
Bronzino’nun mitolojik kahramanları asıl figür olarak seçtiği bu tablosu anlaşılması kuvvet olan eserlerinden biridir. Tablonun her bir köşesinde kimi aydınlık kimi ise karanlıkta kalmış uyarı çeken farklı yüzler bulunur.
Eser üç öbür tema üstünde durmakta; Şehvet, Haset ve Aldatma.
Bu tablo kinayeli bir eserdir. Alegorik resimlerde bulunan figürlerin tümü bir niteliği simge eder. Bu nitelikler erdem veya erdemsizliklerdir. Şimdi bir bir bu figürlerin hangi erdem veya erdemsizlikleri sembolize ettiğine bakalım.
Bronzino burada aşk ve özlem üstüne dikkatle kurgulanmış bir alegori betimlemektedir. Eserinin merkezinde çıplaklıkları ile dikkatleri çeken Roma mitolojisinin aşk ve çekicilik tanrıçası Venüs ile oğlu aşk tanrısı Cupid yer alır.
Venüs’ün vücudu Rönesans güzellik anlayışına uygun bir şekilde ipeksi ve porselen gibi bir cilt, dolgun hatlara sahip bir vücut şeklinde gösterilmiştir. Genel Olarak kanatları olan minik sevimli bir çocuk olarak resmedilen Cupid’in bedeni ise burada genç, taze bir oğlan olarak verilmiştir.
Hatta epeyce ‘seksi’ hatlara sahiptir. Venüs oğlu Cupid’e bir anneden fazla bir bayan gibi yaklaşır. Bu iki cisim açık bir şekilde birbiri ile cinsel temas halindedir. Cupid Venüs’ün dudaklarına yaklaşmış bir eli ile Venüs’ün kafasını tutarken diğer eli ile çıplak memesine dokunarak onu cinsel olarak uyarmaktadır.
Venüs buna karşılık olarak Cupid’i silahsız bırakır. Sadağından okunu alarak kibar ve kışkırtıcı bir biçimde oku elinde miktar. Venüs’ün elastik ve gevşemiş olan vücudu aralarındaki bu heyecanlı ilişkinin dominant kişisi olduğunu göstermektedir.
Eserdeki esas figürlerin kimliklerini seçmekte zorluk geçmeyiz çünkü kendilerini ele verirler. Genç erkek çocuk figürünün sırtında asılı olan sadak ve Venüs’ün elinde tuttuğu ok bize bu figürün Yunan mitolojisinin aşk tanrısı Eros yani Cupid olduğunu söyler. Venüs’ün ise simgelerine altında değineceğim.
Venüs’ün sol elinde tuttuğu meyve elma olabilir. Bu da akıllara Adem ile Havva’nın cennetten kovulmalarına yol açan yasak meyveyi, elmayı getirir. Oğlu ile cinsel bir etkileşimde yer alan Venüs’ün elinde yasaklanmış meyvenin olması şaşırılacak bir durum değildir.
bununla beraber Venüs’ün atribüsü (atribü: Antik heykellerde bir heykelin hangi tanrı, tanrıça veya kahramana ait olduğunun anlaşılmasına kolaylık sağlayan detaylar, giysi veya aksesuara verilen genel isim.) altın elmadır. Hikayeye tarafından üstünde “en güzele” yazılmış olan bu elma Troya prensi Paris göre Afrodit’e (Venüs) verilir.
Altın elma Venüs’ün atribüsü dedik yalnız Venüs sadece bununla simgelenmez. Sol daha aşağı köşede tam Cupid’in ayağının aşağıda görülen kumru Antik zamanlardan beri aşkın simgedir. Burada doğal olarak Venüs’ü simgeleyen bir konumda yani Venüs’ün atrübüsü konumundadır.
Sol üst kısımda bulunan figür Ilgisizlik ya da Aptallıktır. Yüzü maskeyi andıran epeyce suni ve tuhaf görünüşlü bu figür Venüs ve Cupid’in üzerini elinde tuttuğu mavi bir örtü ile örtmek ister. Bu mavi örtü Bakire Meryem imgelerinde kullanılan mavi elbise ile de uyuşmaktadır.
Resmin sağ üstteki köşesinde bronz tenli, adaleli kolları ve kanatları olan bir adam bulunmaktadır. Bu adam Vakit Baba’dır. Figürün kimliğini adamın hemencecik gerisinde yer alan kum saatinden anlayabiliriz.
Ihtiyar, sakalları olan süre figürü “yasaklanmış aşk” ın düşmanıdır. Süre figürü Kayıtsızlık figürünün apaçık bulunan durumun üstünü kapatmasına izin vermeyerek onu engellemeye çalışır
Cupid’in kanatlarının aşağıda elleri ile başını tutan ve çığlık atar bir vaziyette bulunan çirkin yüzlü kadın Kıskançlık’tır. Venüs ve Cupid arasındaki aşkı kıskandığı için çıldırır.
Çıplaklığı ile dikkat çeken bir başka birey kıvırcık saçlı, kırmızı yanaklı bir erkek çocuğudur. Bu çocuk iki eli ile kavradığı gülleri havaya kaldırmış ve resmin odak noktasında yer alan Venüs ile Cupid’i gaye almıştır. Güller Venüs’ün en aşina simgelerinden biri olmakla beraber bu gülleri onların üzerine atması aşka dair bir anma olarak nitelendirilebilir.
Diğer yandan bu erkek çocuk Delilik’tır. Aşkın sarhoşluğu ile kendinden geçen erkek çocuk ayaklarına batan dikenleri bile ayrım etmez. Dikenler Rönesans’ta aşkın sebep olduğu acı ile ilişkilendirilmiştir. Erkek Çocuk figürü aşkın aptalca ve mutlu tarafını sembolize etmektedir.
Yukarıda bahsettiğim Çılgınlık figürünün ardındaki güzel, melek yüzlü biri dikkat geçmektedir. Fakat bu figür göründüğü gibi midir? Daha itinalı baktığımız vakit bu hoş yüzlü kızın bedeninin pullarla çizgili olduğu ve bir canavarın bedeni gibi olduğunu anlarız.
Görünüşü ile bizi kandıran figür Aldanma, Dolandırıcılık’tır. Venüs ile Cupid’e şirin yüzünü göstererek ile bir petek bal sunar oysa geri plandaki eli canavar vücudunun sahip olduğu çıngıraklı kuyruğu saklamaya çalışır. Uyarı çeken bir diğer ayrıntı ise Hilekarlık figürünün ellerinin zıt olmasıdır.
Sağ en altta iki tane maske görmekteyiz. Bu maskeler muhtemelen bırakılan rolleri simgeliyor. Venüs ve Cupid maskelerini indirerek en dar arzularını ortaya döküyorlar.
Bu resmin yalnızca aşk üzerinden ele alınması biraz yetkisiz bir izah etme olabilir. Bahsettiğimiz her figürün farklı anlamlara da çağrışım yaptığını anlatmak yanlış olmayacaktır. Eserin yapıldığı dönemde önemli bir afiyet sorunu olan frengi bu esere de yeni bir kasıt katacaktır.
Venüs ile oğlu Cupid ensest bir ilişki içindedir. Bu da frengi hastalığının sebeplerinden biridir. Ensest ilişkinin yani frenginin üzerini mavi bir örtüyle örmek isteyen Ilgisizlik, bu hastalığın ortaya çıkmasını isteyen ve zamanla belirginleşen etkilerine gönderme yapan Vakit Baba, yüzü hastalığın ilerlemesi ile korkunç bir hal bölge Kıskançlık ve yasak ilişkinin zevklerinin bir yansıması olarak Hilekarlık figürlerini düşünebiliriz.
Figürlerin bedenleri yalnızca görsel fantazilerden ibarettir. Fizyolojik olarak mümkün olmayan pozlar verirler. Venüs’ün yer çekimine meydan okuyan duruşu buna bir örnek oluşturabilir. Bir yere dayanmadan o şekilde yıkılmadan durması imkânsızdır. Cupid’in ise boynu dudakları Venüs’ün dudaklarına değebilsin diye uzatılmıştır.
Sanatta Anlamın Görüntüsü isimli kitabında Richard Leppert ele aldığımız eser hakkında şunları söylüyor; “Bronzino, kültürel anlamda en güvenli olmayan arzuları uyandırarak, tabuların yıkılışını getiriyor önümüze görsel olarak.”
hemen hemen 1540-50 yıllarına tarihlenen eser bugün Londra National Gallery’de sergilenmektedir.