James Joyce
James Joyce Biyografisi
Öbür anlatım özelliklerinden esinlenerek oluşturduğu bilinç akışı tekniğiyle 20. yüzyıl edebiyatını büyük ölçüde etkiledi. adeta tüm yapıtlarında esin kaynağı ve hammadde olarak doğduğu ve büyüdüğü Dublin’i kullandı.
James Joyce, 2 Şubat 1882 tarihinde Rathgar, Dublin, İrlanda’da 10 kardeşin en büyüğü olarak doğmuştur. Tam adı James Augustine Aloysius Joyce’dır. Altı yaşındayken “İrlanda’nın Eton’ı” diye anılan yatılı Cizvit okullarında eğitim görebilen James Joyce, Clongo Wood College’de bir vakit okuduktan sonradan Dublin’deki University College’de felsefe ve çağdaş diller üstüne eğitim aldı. Almanca ve Norveççe öğrendi.
1900 yılında daha üniversite öğrencisi iken tiyatro yazarı Henrik Ibsen’in 1899 yılında yazdığı “When We Dead Awaken” (Biz Ölüler Uyanınca) adlı oyunu üzerine kaleme aldığı uzunca yazı Fortnightly Review dergisinde yayımlandı. James Joyce, büyük bir hayranı olduğu Henrik Ibsen‘i anadilinden okuyabilmek için İsveççe öğrenmiştir. Bu yıllarda şiir ile de ilgilenir.
31 Ekim 1902 tarihinde Üniversiteden mezun olunca Paris’e gitti. İngilizce dersleri vererek kazandığı para tamamen edebiyat çalışmalarını Sainte-Genevieve Kütüphanesi’nde sürdürdü. Aristotales, Aquino’lu Tommaso ve Gustave Flaubert’in düşüncelerinden yola çıkarak bimeye çalıştı. Bir sene Paris’te yaşayan James Joyce, annesinin ağır rahatsızlık haberini alınca Nisan 1903 yılında ülkesine geri döndü. Dublin’de bir vakit öğretmenlik yaptı. Ekim 1904 yılında daha sonra eşi olacak sevgilisi Nora Barnacle ile birlikte gönüllü bir sürgün yaşamını yeğleyerek İrlanda’dan ayrıldı ve Avusturya-Macaristan’da, Pula’daki Berlitz Okulu’nda meslek buldu. Boş zamanlarında da romanı ve öyküleri üstünde çalıştı. 1905 yılında İtalya’da Trieste’ye taşındılar, Joyce’un erkek kardeşi Stanislaus da onlara katıldı. giderken, iki çocukları oldu. Bir vakit İtalya’da bir büyük kasaba olan Trieste’de yaşamış James Joyce, 1906 yılında Roma’da bir bankada çalışmaya başladı. Ancak bir zaman sonra işi bırakarak 1907 yılında yeniden Trieste’ye geri döndü. Burada bir zaman İngilizce öğretmenliği yapan James Joyce, 1914 yılında “Dublinliler” adlı eserini yayımladı.
Dublinliler’i yayımlatmak ve bir sinemalar zinciri oluşturmak amacıyla 1909’da iki kez İrlanda’ya gitti. Her iki girişimi de sonuçsuz kaldı. Eski bir arkadaşının 1904 yazında Nora’yla ilişki kurduğunu söylemesi, Joyce’u çok sarstı. Joyce bu olaya duyduğu tepkileri, bugün Cornell Üniversitesi Kütüphanesi’nde bulunan bir dizi mektupta dile getirmiştir. Bu mektupların yalnızca daha yumuşak bir üslupla yazılmış bölümleri Letters of James Joyce’a (James Joyce’un Mektupları, 1993/ Sanatçının Mektupları, 1991) alınmıştır. Bu derleme hem, erotik edebiyatın en ilginç örneklerinden bazılarını da içerir.
1916 yılında ise Joyce otobiyografik bir roman olan “Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi” adlı yapıtını yayımladı. İtalya’nın I. Dünya Savaşı’na girmesi üstüne 1916 yılından sonra Joyce ve ailesi Zürih’e taşındı. Bu yerleşmenin arkasında tüm edebiyat dünyasını sarsacak ve büyük akustik uyandıracak olan eseri “Ulyesses” adlı eserini yazmaya başladı. Roman bir Amerikan dergisinde parça parça yayımlandı. Bazı olaylar neticesinde roman ama ve fakat 1922 yılında Paris’te basıldı. I. Dünya Savaşı’ndan daha sonra birkaç aylığına Trieste’ye döndü. Temmuz 1920’de de Ezra Pound’un daveti üstüne Paris’e gitti. Fransa’nın II. Dünya Savaşı’nda yenilmesinden sonra (1940) Joyce ailesiyle birlikte Zürich’e döndü
James Joyce, Paris’te kaldığı sürede Finnegans Wake üstünde çalıştı. Mayıs 1939’da tümü kitap halinde yayımlanana değin romanın başlığını gizledi ve kitap “Work in Progress” (Üstünde Çalışılan Yapıt) adıyla bilindi. bu arada Joyce’un gözlerindeki rahatsızlıklar sürüyordu. Kızının ruh sağlığının bozulması da onun için büyük bir üzüntü kaynağı olmuştu. Kızının ruhsal durumunun iyice kötüleşmesi üzerine, Joyce onu Paris yakınlarındaki bir hafıza hastanesine yatırmak zorunda kaldı. 1931’de evlilik konusundaki tüm tereddütlerine rağmen, kızının isteği üstüne Londra’da Nora ile evlendi.
James Joyce Şubat 1917’den 1930’a kadar glokom, katarakt ve iris iltihabı yüzünden 25 ameliyat geçirdi, kısa sürelerle görme yetisini bütünüyle yitirdiği de oldu. Buna karşın çalışmayı sürdürdü; hatta yapıtlarının en neşeli bölümlerini sağlığının en kötü olduğu dönemlerde yazdığı söylenebilir.
James Joyce’un en kayda değer eseri olarak adlandırılan “Ulyesses” bununla birlikte dünya edebiyat tarihi için de büyük bir öneme sahiptir. Eser, roman tekniği açısından göze çarpan bir stil ile yazılmıştır. Roman, Homeros’un Odysseia destanı çerçevesinde Dublin’de geçen 24 saati anlatmaktadır. Tek bir gün üzerinden bir başyapıt çıkaran James Joyce, kurgusuyla daımlandığı günden itibaren birçok dile çevrilmeye çalışırken çeşitli güçlükleri de beraberinde getirmektedir. Türk Edebiyatı’na Nevzat Erkman göre ama ve ama 1996 yılında çevrilebilmiştir. 1966 yılına değin eseri dilimize aktarılamamıştır. Bu romanın yanı sıra James Joyce eserlerinde belli başlı yer olarak doğduğu ve yaşadığı büyük kasaba olan Dublin’i seçmiştir. Yaşadığı yüzyılı büyük oranda etkileyen Joyce, bilinç akışı tekniği ile büyük bir icat yaratmıştır.
James Joyce, 1931 yılında Nora Barnacle ile evlenmiştir.
Yaşamının son günlerine kadar Zürich’te yaşadı. Geçimini gazetecilikle ve Berlitz Okulları’nda dil öğretmenliği yaparak sağladı. Yoksunluklarla doymuş bir yaşamın ardındaki körlüğün eşiğinde İsviçre’de öldü.
James Joyce, 13 Ocak 1941 tarihinde Zürih, İsviçre’de 59 yaşında ölmüştür.
Joyce’un Dublinliler’de bulunan başrolünde Anjelica Huston’un oynadığı “The Dead’’ adlı öyküsünü yönetmen John Huston 1987 yılında aynı adla sinemaya uyarlamıştır.
Joyce’un şiirleri Türkçeye Giacomo Joyce (1986) başlığıyla çevrilmiştir.
Eserleri :
1907 – Chamber Music / Oda Müziği (Şiirler)
1914 – Dublinliler
1916 – Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi
1918 – Exiles (Sürgünler)
1922 – Ulysses
1927 – Poems Penyeach (Şiirler)
1986 – Giacomo Joyce (Şiir)
1991 – Sanatçının Mektupları
1936 – Collected Poems (Toplu Şiirler)
1939 – Finnegans Wake
1944 – Stepken Hero