John Stith Pemberton
John Stith Pemberton Biyografisi
Amerikalı eczacı olan John Stith Pemberton, Coca-Cola‘nın birincil üreticisidir.
John Stith Pemberton, 8 Temmuz 1831 tarihinde ABD’de Georgia eyaletine bağlı Knoxville kasabasında doğmuştur. Georgia Üniversitesinden mezun olmuştur. Eczacı bir ailede doğup büyüdüğü için erken yaşlardan itibaren eczacılığa ilgi duydu. 1850 yılında lisanslı bir eczacı oldu ve eczanesini açtı.
Eczanesinde balgam söktürücü şuruplar, ülser gibi mide hastalıklarına iyi gelen ilaçlar, egzama gibi cilt hastalıklarını deva olan kremler yaparak ailesinin geçimini sağladı.
John Stith Pemberton’un 1886 yılında bir ilaç olarak ürettiği şurup, ufak değişikliklerle alkolsüz bir meşrubat olarak küresel bir tüketici kitlesine Coca-Cola markası olarak ulaşmıştır.
John Stith Pemberton, 1853 yılında Ann Eliza Clifford Lewis ile evlendi. 1854 yılında Charles Ney Pemberton adında bir oğlu oldu.
1861 yılında patlak veren Amerikan İç Savaşı, bütün Amerikalılar için olduğu gibi John Pemberton için de yeni bir dönemi başlattı. 1862 yılında İç Savaş Konfederasyonu’na alt yerel süvari sınıfı birliğinde teğmen olarak askere alınan John Stith Pemberton, savaşta yaralanan askerlerin tedavisini için kayda değer hizmetlerde bulundu. 16 Nisan 1865 tarihinde bir çatışma esnasında göğsünden ve karnından derin kılıç yaraları aldı ve çok büyük acılar çekmeye başladı.
Bu dönemde hastaların acılarını hafifletmek için morfin kullanımı yaygındı ve Pemberton‘a da morfin tedavisi uygulandı. Çektiği acılara oysa morfinle dayanabilen Pemberton, yaralarından süre içinde kurtulsa da morfin bağımlılığından kurtulamadı. böylece günün birinde hem sancı kesecek, keza de tiryakilik yapmayacak yeni bir madde üzere kendi kendine laf verdi.
Medikal uyuşturucuların ırk üzerindeki etkilerini araştırdığı bu dönemde konu hakkında çok geniş bilgi sahibi oldu. New York’a yaptığı bir gezinin peşinde Georgia’ya geri döndü ve rahatlatıcı etkileri olan medikal ur üstünde çalışmaya devam etti. 1880’li yıllarda John Pemberton, Columbus’ta eczacılık yapmaktaydı. Mide hazmını kolaylaştırmak için uzun süredir yeni bir şurup üstünde çalışıyordu. Bu incelemeler esnasında, morfin veya afyon içermeyen bir şurup geliştirmeyi başardı. Karbondioksitli ve içki kullanmadan geliştirdiği bu şurubu, üçayaklı pirinç bir çaydanlıkta karbonatlı sudan elde ediyor, karamelize edilmiş şeker ile tatlandırıyordu. Lakin az miktarda bile olsa kokain içeren bu şurubun bağımlılık yapıp yapmadığından kesinkes belirlenmiş olamadı ve bunu birincil öncelikle insanlara denetmekten kaçındı.
Pemberton‘ın şurubunu sınamak isteyen dostları, şurubu çok beğendiklerini ve herhangi bir bağımlılık hissetmediklerini belirtti. Bunun üzerine Pemberton, şurubu bir ürüne dönüştürüp satışını yerine getirmek konusunda çalışmalara başladı. Şuruba verdiği ad, Pemberton’ın Fransız Şarabı Koka‘ydı. Bu dönemde eczanelerde satışı yapılan yılan yağı ürünlerine istek yüksekti. Bu ürünlerin satış ve pazarlamasında kullanılan yöntemler, Pemberton‘ın yeni ürününün satmak ve pazarlaması konusunda ilham kaynağı oldu.
Şurubun etkilerini anlatırken John Pemberton, tıpkı o dönemin favori ilacı yılan yağından bahseder gibi, “dünyanın en mükemmel asap toniği”, “tüm hastalıklardan kurtulmanızı sağlar”, “ünlü bilim adamlarının onayladığı doğaüstü formül” gibi ifadeler kullandı. Reklam çalışmalarında ürünü hakkında, “somut yorgunluğu alır, kronik hastalıklara iyi kazanç, böbrek ve karaciğer hastalıklarını iyileştirir, baş ağrısı ve uykusuzluk sorunlarını çözer” gibi çok sayıda “iyileştirici etki”den bahsetti. Hal böyle olunca, ürüne duyulan alaka kısa sürede arttı. Ürüne ilgi arttıkça, yapılan abartıların ölçüsü epeyce kaçtı. Tadının hoş olması ve içenler üstünde olumlu etkiler yaratması, ahali arasında bu abartıların daha da artmasına yol açtı. Satışını yaptığı ürünün şişesi 1 dolara satılmaktaydı. Ki bu fiyat, alım gücü bakımından günümüzde yaklaşık 20 dolara eşit geliyordu. Fiyatının bu denli yüksek olması, üründen beklentileri arttırmıştı. Bunun üstüne Pemberton, formüle içki eklemeye başladı ve koka yapraklarının miktarını arttırdı. Hem, kola fıstığı ve damiana gibi aromatik bitki özleri ve sakinleştiriciler ekledi. Fazla geçmeden durum anlaşılmaya başlandı ve Pemberton‘ın mesleki itibarı büyük yara aldı. Bu meşrubat bahis edilenin tersine, horlamayı azaltmayıp arttırıyor, cinsel istekleri ise arttırmayıp azaltıyordu. Tiryakilik yapmasa bile, buhran ve endişe bozukluğuna yol açıyor, kullanıcının jurnal yaşam kalitesini negatif yönde etkiliyordu.
Artan tepkiler üstüne Pemberton, 1886 yılında Columbus’tan taşınıp Atlanta’ya yerleşti.
John Pemberton‘ın Columbus’ta yaşadığı kötü deneyimler, eczacılık mesleğine bakışını sorgulamasını sağladı ve mesleki sorumluluklarını hatırlattı. İçeceğin formülünden alkol ve öteki sakinleştiricileri büsbütün çıkarttı ve formülü için eczacı arkadaşlarından destek almaya başladı.
Yakın dostu Willis Venable‘yle yaptığı çalışmalar esnasında, formüle ekledikleri özel bir karbonatlı su bileşiğinin içeceğin tadını fazla güzel ülkü getirdiğini gördüler. Lakin bu formülün afiyet üzerinde bahis edilenin tersine, hiçbir iyileştirici ve çare edici etkisi yoktu. Bunun üzerine, ürünü bir ilaç olarak satışa arzetmek yerine, bir meşrubat olarak satışa sunmaya karar verdiler.
Ürünün formülünde yapılan değişikliğe paralel bir şekilde, ismini de değiştirmeye karar verdiler. Pemberton’ın Fransız Şarabı Koka ismi, Georgia eyaletinde artık fena bir şöhrete sahipti. Formülden alkol ve öteki sakinleştiriciler çıkartılmış olsa da koka yapraklarının kullanılması devam ediyor, sakinleştiricilerin yerine kafein kaynağı kola çekirdekleri kullanılıyordu.
Pemberton‘ın muhasebecisi Frank Robinson, bu bileşiğinden nedeniyle içeceğe Coca Cola isminin verilmesini önerdi. Bu öneri John Pemberton ve arkadaşlarının fazla hoşuna gidince, ürünün ismi Coca Cola olarak belirlendi. Bu ismi Robinson, şişelerin üzerindeki etikete kendi el yazısıyla ekledi. Etiketlerin yanı sıra markanın logosunda da kullanılan bu yazı stili, günümüze dek hiç değiştirilmeden kullanıldı.
Coca Cola‘yı John Pemberton, daha önce kararlaştırdıkları gibi bir ilaç olarak değil, bir içecek olarak Atlanta’nın en manâlı eczanelerinden biri olan Jacobs Eczanesi‘ne 1886 yılında götürdü. Deneyen cümbür cemaat tarafından fazla hayran eden bu içecek, bileşimindeki karbonatlı sudan dolayı hazmı kolaylaştırıyor, koka yaprakları ve kola çekirdeklerinin etkisiyle keyif veriyordu. Jacobs Eczanesi‘nden gelen olumlu dönüşün arkasında Coca Cola, bardağı 5 sentten satışa sunuldu.
Bir Dünya Markası Olarak Coca Cola İlk olarak 1886 yılında Coca Cola ismiyle satışı yapılan bu meşrubat, John Pemberton için hayatının en önemli buluşlarından biri oldu.
Morfin bağımlılığından kurtulamayan John Pemberton ürünün satışından elde ettiği gelirle morfin alıyor ve hayatını morfinle sürdürmeye çalışıyordu.
John Stith Pemberton, 16 Ağustos 1888 tarihinde Atlanta, Georgia, ABD’de 57 yaşında ölmüştür.
Coca Cola‘nın formülünü ve satış haklarını Asa Griggs Candler, 2 bin 300 dolara satın aldı. Coca Cola‘nın büyümesini sağlayan ve markaya hakiki vizyonunu kazandıran kişi de Candler oldu. Candler döneminde Coca Cola, markalaşma sürecinde büyük bir ivme yakaladı. Ürünün geniş kitlelere tanıtılması için yepyeni satmak ve pazarlama yöntemleri denendi.
Bedava tadılması için kuponlar dağıtıldı, içeceğin satışını yapan eczanelere eşantiyon ürünler dağıtıldı. 1900’lerin başlarında şirketin başarısı katlanarak artmaya başladı ve ürünlerin taklitleri ortaya çıktı. Taklitlerle uğraş etmek için Candler, ürün satışında kullanılmak üzere orijinal bir şişe tasarımı geliştirilmesini sağladı. Coca Cola‘yla özdeşleşen bu şişenin imalatına 1916 yılında başlandı. Ve bu tasarım, günümüze dek adeta hiç değiştirilmeden kullanıldı. 1919 yılında şirket, Ernest Woodruff‘a satıldı. 4 sene sonra, oğlu Robert Woodruff, şirketin yeni başkanı oldu. Robert Woodruff‘un yönetiminde Coca Cola, büyük bir yükseliş ivmesi yakaladı ve dünyanın böylece fazla coğrafyasında tüketilmeye başlandı. 1928 Olimpiyatlarında Coca Cola, büyük bir reklam başarısına imza attı. Bu dönemde Coca Cola‘nın mahsul çeşitliliği arttı, ürün dağıtımı için fazla önemli yatırımlar yapıldı. 1960’lara gelindiğinde, “Coca Cola baştan bulunur” sözü zihinlere yerleşti.
Coca Cola‘nın ülkemize gelişi 1964 yılında gerçekleşti. Şirketin ülkemizdeki birincil yatırımı İstanbul’da gerçekleşti. 1970’li yıllarda Coca Cola, yalnızca bir meşrubat olmanın ötesinde, bir yaşam şeklini anlatmaya başlattı. Coca Cola reklamlarında sinema, radyo ve televizyon dünyasının önemli simaları rol aldı. 1986 yılında 100. yaşını kutlayan şirket, ürünlerini 165 ülkede satışa sunma başarısı gösterdi. Günümüzde dünya genelinde günlük Coca Cola tüketimi, 1.9 milyar bardak düzeyinde.