Elmalılı Hamdi Yazır
Elmalılı Hamdi Yazır Biyografisi
Elmalı’ya asıl ününü kazandıran eseri “Adalet Dini Kur’an Dili” adlı ünlü Türkçe Kur’an tefsiridir.
Elmalılı Hamdi Yazır, 1877 yılında Antalya’nın Elmalı ilçesinde doğmuştur. Bütün adı Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’dır. Aslen Burdur‘un Gölhisar kazasına ast Yazır Köyü’nden olan babası Numan Efendi, ufak yaşta köyünden ayrılıp Elmalı’ya gelmiş, orada aydın ve Şer’iyye Mahkemesi’nde Başkatip olmuştu. Annesi Fatma Bayan, Elmalı bilginlerinden Sarlar’lı Mehmet Efendi’nin kızıdır. İlk ve orta öğreniminin yanı sıra hafızlığını Elmalı’da tamamlayan Muhammed Hamdi, tahsiline devam etmek üzere dayısı Mustafa Efendi ile birlikte İstanbul’a gitti ve 1895 yılında Küçük Ayasofya Medresesi’ne yerleşti.
Beyazıt Camii’ndeki derslerine devam ettiği Kayserili Mahmud Hamdi Efendi’den icazet aldı. Hamdi, kendisi de Ufak Hamdi diye anılmaya başlandı; yazılarında da bu imzayı kullandı. Soyadı kanunu çıkınca babasının köyünün ismini (Yazır) soyadı olarak aldıysa da daha çok doğum yerine nisbetle Elmalılı diye meşhur oldu.
Son devrin din bilginlerinden ve büyük bir tefsir alimi olan Hamdi Yazır; “Minik Hamdi Efendi” diye de bilinir.
Elmalılı Hamdi Yazır, Tahsili esnasında Bakkal Arif Efendi ile Sami Efendi’nin hat derslerine devam ederek, onlardan da icazet aldı. Bir taraftan da kendi gayretleriyle felsefe ve musiki öğrendi.
Muhammed Hamdi, ülkeyi çağdaş ilim ve uygarlık seviyesine ulaştırmaya vesile olacağını düşündüğü, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ilmiye şubesine üye oldu. Beyazıt Medresesi’nde iki yıl süren Dersiamlık görevinden sonra II. Meşrutiyet‘in birincil meclisine Antalya mebusu olarak girdi.
Abdülhamit II‘in tahttan indirilmesine rıza göstermeyen Fetva Emini Nuri Efendi’yi ikna edip, fetva müsveddesini kâğıda dökmek suretiyle bu konuda etkin bir rol oynadı. sonradan Şeyhulislâmlık Mektûbî Kalemi’nde tayin aldı. Mekteb-i Nüvvâb ve Mekteb-i Kudat’ta fıkıh, Medresetü’l-Mütehassısîn’de usûl -i fıkıh, Süleymaniye Medresesi’nde Mantık, Mülkiye Mektebinde de Vakıf Hukuku dersleri okuttu.
Hamdi Yazır, 1918‘de Darûl-Hikmeti’l-İslamiyye Azalığına, kısa bir süre daha sonra da Reisliğine görev edildi. I. Dünya Savaşı‘nı müteakiben Damat Ferid Paşa’nın birinci ve ikinci hükümetlerinde bir müddet Evkaf Nazırlığı’nda bulundu ve bu sırada ayan azası (Senatör) oldu. Bu görevde iken ikinci rütbeden Osmanlı nişanı ile ödüllendirildi. 15 Eylül 1919 tarihinde ilmî rütbesi Süleymaniye Medresesi müderrisliğine yükseltildi. Süleymaniye Medresesi Mantık müderrisi iken, Cumhuriyetin ilanı ile memuriyet yaptığı kurumlar lağvedilince evine çekildi, ilmî muayene ve incelemelerle meşgul oldu.
Millî Çaba sırasında İstanbul hükümetlerinde devir yaptığı için İstiklâl Mahkemesi’nce gıyabında idama mahkûm edilmesi üstüne Fatih’teki evinden alınarak Ankara’ya götürüldü ve kırk gün esir kaldı. Mahkeme sonunda olasılıkla İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne aza olması nedeniyle suçsuz bulunarak hür bırakılınca istanbul’a döndü. Bundan sonra camiye gitme haricen evinden hiç çıkmadı.
Bir geliri olmadığından somut bezginlik çektiği bu dönemde, Metalib ve Mezâhib isimli tercüme eserini tamamladı.
Türkiye Büyük Irk Meclisi tarafından Diyanet İşleri Reisliği’ne bir Kur’an çeviri ve tefsiri hazırlatmak görevi verilmişti. Diyanet İşleri de bu hizmeti önce İstiklâl Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy Bey’den istedi. Akif’in bir müddet çalıştıktan sonra, özür beyan ederek görevi bırakması üzerine, teklif Hamdi Efendi’ye götürüldü. O bu sırada Mısırlı Prens Abbas Halim Paşa’nın teşviki ile Büyük İslâm Hukuku Kamusu ile meşgul oluyordu. Teklifi kabul ederek, bu çalışmasını yarım bıraktı ve tefsiri yazmaya başladı. “Hak Dini Kur’an Dili” adını verdiği 9 ciltlik eserini sağlığında tamamlamaya muvaffak oldu. Eserin birincil basımı 1936’da yapıldı. Sahasının en kıymetli kaynak eserleri arasında sayılır.
Çağdaşları aralarında emsaline eksik rastlanan geniş okumuş, mütefekkir bir din alimi olan Elmalılı Hamdi Yazır, bununla birlikte sanatkâr bir kişiliğe sahipti. Türkçe, Arapça ve Farsça şiirler de yazmasına rağmen edebî yönüyle öyle tanınmamıştır. Bunların yanı sıra Fransızca da bilmektedir. “El-metalip ve’l-mezahip” adında Fransızcadan çeviri ettiği bir felsefe tarihi kitabı vardır..
Musikiye’de aşinalığı olan Yazır’ın, ressam kişiliği daha fazla hattatlığında ortaya çıkar. Sülüs, nesih, ta’lik ve celî türünde yazdığı dağıtılmış levhalarla son devrin seçkin hattatları aralarında sayılmaktadır.
Elmalı’ya esas ününü kazandıran eseri “Hak Dini Kur’an Dili” adlı meşhur tefsiridir. Kırk sekiz yaşında iken başlayıp hummalı bir alıştırma sonucu altmış yaşında tamamlamıştır.
başkaca “Metâlip ve Mezâhib ” adlı bir felsefe tarihi tercümesi vardır. “Tahlîlî Tarih-i Felsefe” başlığını da içeren eser, Babanzâde Ahmed Naim Bey kadar İstanbul Darü’l-Fünûn’da ders kitabı olarak okutulmuştur.
Mülkiye Mektebi’nde ki ders takrirleri (notları) de “İrşadü’l-Ahlâf fî Ahkâmi’l-Evkâf” ismiyle basılmış, daha sonraki yıllarda da Mülkiye Mektebinde ders kitabı olarak okutulmuştur.
“Hz. Muhammed’in Dini İslâm” Anglikan Kilisesi’nin sorularına Şeyhulislamlık adına verdiği cevaplardan oluşan bir risaledir. Söz konusu bu risale, Tefsirinin sonraki baskılarının baş tarafına eklenerek yayınlanmıştır. “İstintâcî ve İstikrâî Mantık” İngiliz yazan Alexander Bain’e ait eserin Fransızca’ya yapılan tercümesinden Türkçe’ye çevirdiği bu eseri, Süleymaniye Medresesi’nde öğrencilerine ders notu olarak vermiştir.
Bunların dışında inkâr ve şirkin insan ruhunda uyandırdığı eziyet, İslâmiyetin ilerlemeye engel olmadığı, orduya yapılan yardımların zekat yerine geçebileceği gibi değişik konularda Beyanü’l-Yargı, Sebilü’r-Reşâd ve Sırat-ı Müstekîm dergilerinde Küçük Hamdi veya Elmalılı Ufak Hamdi imzaları ile yayımlanmış birçok makalesi vardır. bununla beraber devrinin günlük gazetelerine de ilmî makaleler yazmıştır.
Usûl-i Fıkıha ve mantığa dair bir eseri, yarım vaziyette bir Hukuk Kamusu, bir kısmı eksik kalmış bir Divan, Tefsir’le ilgili tartışmalar dolayısıyla yazdığı bir broşürü basılmayan eserlerindendir.
Elmalılı Hamdi Yazır, Türkçenin yanı sıra Arapça, Farsça ve Fransızca bilmekteydi.
Muhammed Hamdi, uzun zamandır yürek yetmezliği hastalığı çekiyordu. 27 Mayıs 1942’de, Erenköy’de, damadının evinde istirahat etmekte iken vefat etti. Cenazesi Sahrayıcedid Mezarlığına defnedildi.
Elmalılı Hamdi Yazır, 27 Mayıs 1942 tarihinde İstanbul’da 65 yaşında ölmüştür.
Kitapları :
Elmalılı M. Hamdi Yazır gözüyle vakıflar: Ahkâmu’l-evkaf
Yargı Dini Kur’an Dili (Kuran’ı Kerim’in Türkçe Tefsiri)
Metalip ve Mezahip
Beyânul-Yargı