Hasan Tahsin
Hasan Tahsin Biyografisi
İzmir’de 15 Mayıs 1919 tarihinde karaya çıkan Yunan İşgal Askerlerine ilk kurşunu atarak, Türk milli direnişini başlatan, arma olmuş bir gazetecidir.
Hasan Tahsin, 1888 yılında Selanik’de doğmuştur. Esas adı Osman Nevres’dir. Babasının adı Recep’tir. İlkokula Selanik’te Şemsi Efendi Okulu’nda başladı, Selanik Feyziye Mektebi’nde devam ederek mezun oldu. sonradan İttihat ve Terakki göre bahşedilen bursla Paris Sorbonne Üniversitesi‘nde siyasal bilimler Akademisi’nde okuyarak mezun oldu. Paris’te iken İttihat ve Terakki Fırkası’nda ve Teşkilat-ı Mahsusa’da atama aldı. Paris’te okuduğu dönemde, Trablusgarp’ı işgal etmiş olan İtalya’yı protesto etmek nedeniyle, Darı’lı öğrenci lideri Şeyh Dayef ile beraber mitingler organize ederek, isyan seslerini yükseltmişlerdir.
1914 yılı başlarında istanbul’a döndükten daha sonra, Osmanlı Devleti aleyhine Balkanları karıştıran İngiliz Buxton kardeşlerin bu faaliyetlerini önlemekle görevlendirildi. sırası gelmişken Osman Nevres olan adını Hasan Tahsin yaparlar. Buxton kardeşlere Bükreş’te bir tünelde suikast düzenleyen Hasan Tahsin 10 yıla mahkûm edildi. Birinci Dünya Savaşında, Bükreş’in Osmanlı Devleti ve müttefik Almanya tarafından alınmasından sonradan, 2 yıl hapis yattığı bu yerden 1916 yılında kurtuldu.
Ülkesine dönen Hasan Tahsin, tüberküloz tedavisi için İsviçre’ye gitmek zorunda kalmış, bu süreçte de tanınmak için, Osman Nevres yerine Hasan Tahsin ismini kullanmak durumunda kaldı.
1918 yılında İzmir’e geldi. “Anı” isimli bir şirket kurdamet Cemiyeti’nin sözcülüğünü yapan Hukuk-u Beşer (İnsan Hakları) Gazetesi’nin başyazarlığını yapmaya başladı. Gazetedeki yazılarında ise “Vatanperver Hasan Tahsin” lakabını kullandı.
Hasan Tahsin, 1918 yılında İzmir’e geldiğinde Sudiye hanımla çaktırmadan evlendi, bu evlilikten Mehmet Kemal isimli bir oğulları oldu.
Anadolu’nun dış güçlerce işgalinin ardındaki, bölge alan kurulan direniş cemiyetleri, İzmir’de de kendini göstermekteydi. “Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi” adının verildiği bir dernek, İzmir’i Yunanlılara ele vermek istemeyen İzmirlilerce kurulmuştu. 14 Mayıs 1919’u, 15 Mayıs 1919’a bağlayan gece, çok sayıda İzmir’li, Maşatlık Meydanında toplanmıştı. İşin ilginç yanı ise, tam da bu sıralarda, işgal kuvvetlerinin çoğu zırhlısı İzmir Körfezi’nde demirlemekteydi. Meydanda toplanan binlerce insana hitap eden isimlerden biri, dönemin belediye başkanı Hacı Hasan Paşa; bir diğeri ise, Hukuk-u Beşer gazetesinin başyazarı olan, Hasan Tahsin’di. Bu iki manâlı isim, İzmir halkını direnişe ve başkaldırıya gösteri ediyorlardı.
Hasan Tahsin, mükemmel bir sertlik ve kararlılıkla konuşmasını yaptı ve tarihe geçen o sözlerini söyledi; “Burayı Yunan’a vermeyeceğiz. Tahsis Etmek isteyen güçlü olarak paylaşacak kozumuz var!” Konuşmalardan daha sonra, anında o gece, Hasan Tahsin’in önderliğinde hazırlanan direniş bildirilerinde, İzmir halkının düşmana karşısında birlik olması, ayaklanma etmesi ve kendini göstermesi gerekliliği vurgulanmaktaydı.
“Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi” göre dağıtılan bildiride;
…Ey bedbaht Türk!.. Yunan hakimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Maşatlık Meydanındadır. Oraya yüzbinlerle toplan.. Orada zengin, yoksul, alim, cahil değil. Fakat Yunan egemenliğini istemeyen bir mutlak çoğunluk var. Geri kalma!.. Binlerle, yüzbinlerle Maşatlık’a koş. Ve Ulusal Kurul’un buyruğuna uy..
Yazıyordu.
Yoğun geçen gecenin sabahında, takvim yaprakları 15 Mayıs 1919 tarihini göstermekteyken, sabah saat 7.30 sıralarında, gazeteci Hasan Tahsin, Konak Meydanı’nın Kordonboyu kısmında, koyu renkli ekip elbisesini giymiş vaziyette bekliyordu. Sabahtan saat 9’a dürüst, Pasaport Limanı’na Yunan gemileri çıkarma yapmaya başlamıştı. Yerli Rumlar, ellerine Yunan bayraklarıyla orduları karşılıyor, gemilerden inen askerler işgal edecekleri mahallelere dağılmak üzere hazırlanıyorlardı.
Yunan askerlerinin yürüyüşleri başladığı esnada, Hasan Tahsin aniden kalabalığın arasından sıyrılarak ön tarafa geçti. Hasan Tahsin’in yüksek ve gür bir sesle; “Olamaz, olamaz Böyle ellerini sallaya sallaya giremezler!” biçiminde bağırdığı duyuldu. Derhal akabinde, Hasan Tahsin revolver silahı ile düşmana, o tarihi kurşunu sıktı. İlk anda, Basile Delaris ve Jorj Papakostos isimli, Efsun Alayından iki askeri yere sermişti. Bu konuda kimi kaynaklar, Hasan Tahsin’in Yunan Efsun Alayının bayraktarını öldürdüğünü belirtmektedir. Bu ateşin gerisinde, Yunan askerleri göre süngülerle şehit edilen Hasan Tahsin, o sırada henüz 31 yaşındaydı. Cesur gazetecinin cesedi ise, Saat Kulesinin hemen aşağıda bulunmuştu.
Hasan Tahsin, 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’de 31 yaşında ölmüştür.
Hasan Tahsin’in düşmanlara karşısında attığı bu ilk kurşun, Anadolu’nun genelinde büyük akustik uyandırmıştı. Açık Fikirli, Denizli ve Balıkesir yöresinde, işgale aleyhinde direnişin fitilini ateşledi. Bir rivayete tarafından, Çerkes Ethem, efeleri işgale karşısında topladığı bir gün, Demirci Efe yerinden fırlayarak şunu söylemiştir; “Bir genç düşmana birincil kurşunu sıkmış, bundan sonrası bize düşer!”
1973 yılında, Konak Meydanındaki İzmir Büyükşehir Belediye Binasının hemen yanına, bir elinde bayrağı diğer elinde Rovelveri ile anıtlaşan “Hasan Tahsin, İlk Kurşun” anıtı ve heykeli yapılmıştır.