Fazıl Küçük
Fazıl Ufak Biyografisi
Önceki Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
Fazıl Küçük, 14 Mart 1906 tarihinde Kıbrıs’ta Lefkoşa’ya alt Ortaköy’de kerpiçten yapılmış eski bir evde doğmuştur. Tam adı Mustafa Fadıl Küçük’dür. Bir oduncunun oğlu olan babası Mehmet Hüseyin Ufak, Lefkoşa’nın Demirhan köyünde doğmuştu. Baba Mehmet Hüseyin Küçük’ün mesleği nalbantlık ve çiftçilikti. Annesi Pembe Hanım, babası Mehmet Hüseyin Ufak Bey’dir. Pembe hanımla Mehmet Bey’in yedi çocukları olur ve sırasıyla Ahmet, Mustafa (Dr. Fazıl Küçük), Süreyya, Salih, Hüseyin, Akile ve Ali doğar. Kendisine bir öğretmeni göre ek ad olarak verilen ‘Fadıl’ ismini, 11 Haziran 1945 tarihinde ‘Fazıl’ olarak değiştirir ve ondan sonradan da bu adı kullanır. Süre içerisinde ‘Mustafa’ ismi de unutulup gider. O’nun çocukluk yılları Ortaköy’de geçer. Babası çiftçilik yaptığından, demin 6-7 yaşlarında hayvanların bakımında babasına asistan olur.
Fazıl Ufak, 1912 yılında Lefkoşa Sarayönü Mektebi’nde ilkokula başlar ve 1 sene sonradan Tarakçı Mektebi’ne (Haydarpaşa İlkokuni 1919’da tamamlar. Benzer yıl, okulun Rüştiye bölümüne başlar ve 1922 yılında oradan mezun olur. İskenderiye’de bulunan kardeşi Hüseyin’in daveti üzerine 1922-1923 ders yılında Mısır’a gider. İskenderiye’de bulunduğu dört ay her tarafında Almanca ve Fransızca dil kurslarına katılır. Arkasında benzer yıl Berlin’e gider. Ama, orada hiçbir lise Kıbrıs’taki Rüştiye’den aldığı belgeyi kabul etmez. Bunun üstüne İstanbul’a gider.
Orta öğreniminin geriye doğru kalan kısmını İstanbul’da Özel İstiklal Lisesi’nde 15 Ağustos 1926 tarihinde tamamladıktan daha sonra İstanbul Sıcacık-ül Fünun Tıp Fakültesinde okumaya başladı. 12 Haziran 1929 tarihinde mektep ile ilişkisini kesip, önce Fransa 1929’da Paris Tıp Fakültesi’ne yha daha sonra 1933-1934 öğretim yılında İsviçre‘ye gitgide artarak Lozan Üniversitesi‘nde tıp öğrenimini tamamladı. 20 Aralık, 1935 tarihinde ‘Hekimlik Diploması’ alır. Lozan kliniklerinde uzmanlaşma görerek Dâhiliye Mütehassısı oldu. Mart 1937 yılına dek muavin doktor olarak, akciğer tüberkülozunun (tüberküloz) teşhisi ve tedavisi üstüne ihtisas yaptı. O yıllarda Kıbrıs’ta doğum doktorları olmadığında ve doğumlar eğitimsiz ebeler göre yapıldığından, ‘O’ bu konuda çok duyarlıdır ve ‘jinekoloji’ dalında da uzmanlık eğitimi yapmaya karar verir.
1937 yılı Mayıs ayında Kıbrıs’a dönerek Lefkoşa’da hür doktor olarak çalışmaya başladı. Demokrat bir kişiliği olan Dr.Küçük’ün bu davranışı, mesleğinde de kendini göstermişti. Örneğin; Cuma günleri Girne Caddesi’nde şimdi müze olarak kullanılan kliniğinde, halkı bedava olarak muayene eder, fakirlere bedava ilaç verirdi. 1960 yılına dek kesintisiz olarak hastalarını çare etmeye çalışır. Bu süreçte haftanın her Cuma gününü yoksul hastalar için ‘bedava muayene günü’ olarak kabul eder. Cuma günlerini tercih etmesinin bir sebebi ise o yıllarda kırsal kesimlerde yaşamış vatandaşların şehirlere gelme günü olduğu içindir. İlaç almaya maddi gücü olmayan hastalar için kendisi ilaç hazırlar veya eczanelerden almaları için para verir.
Dr. Fazıl Küçük, Kıbrıs Türk halkının sorunlarına karşısında derin bir alaka göstermekte ve işinden arta kalan vaktini buna harcamaktaydı.
Dr. Fazıl Küçük’ün, aktif siyasi hayata atılması, her ne dek Kıbrıs’a döndüğü 1937 yılında başlarsa da, siyasi faaliyetleri daha gerilere 1931’e dek uzanıyor. Dr. Fazıl Minik, daha bir üniversite öğrencisi iken, Türk Maarifinin İngiliz müdürler tarafından yönetilmesinde ısrar eden Kavanin Meclisi‘nin Türk üyelerine karşı çetin bir mücadeleye girmişti.
Dr. Fazıl Küçük, tüm siyasi hayatı baştan başa, gayretlerini Türk okulları ile Evkaf İdaresi’nin Türk halkına devredilmesi için, Sömürge Hükümeti’ni ikna etme üstünde topladı ve esnasında onlarla açık mücadeleye girdi.
1931 yılında Rumların isyanının arkasından ara verilen belediye seçimleri 21 Mart 1943‘te bitmiş yapıldığı zaman, Dr. Fazıl Ufak muhaliflerine aleyhinde büyük bir zafer kazandı. Altı yıl Lefkoşa Belediye Meclis Üyesi olarak devir yaptı.
Dr. Fazıl Küçük, zamanın tek Türk gazetesi olan “LAF”de toplum sorunları hakkında kendi görüşlerini gösteren çoğu yazı yayınladı. 1941’de “LAF” gazetesi yayınını durdurduktan sonra halkının haklarını savunarak, bunlar için mücadele etmek ve halkı bilinçlendirmek nedeniyle 14 Mart 1942’de kendi gazetesi olan “HALKIN SESİ”ni yayınlamaya başladı.
18 Nisan 1943’te oluşturulan Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu (KATAK)’nun kurucuları arasındaydı. sonra KATAK’tan ayrılarak, 23 Nisan 1944’te Kıbrıs Milli Türk Insanlar Partisi’ni (KMTHP) kurdu. Dr. Fazıl Küçük’ün partisi kısa sürede birçok mesken uygun şubeler açtı. Parti programındaki ana hedeflerden biri de adanın Yunanistan‘a ilhakını (ENOSİS) önlemekti. Kıbrıs Ulusal Türk Halk Müziği Partisi, 23 Ekim 1949 tarihinde KATAK ile birleşerek Kıbrıs Ulusal Türk Birliği Partisi adı aşağı yeniden yapılanmıştır. Dr. Fazıl Ufak, oyçokluğuyla bu yeni oluşumun da başına getirilmişti. Dr. Fazıl Ufak, ayrıca Kıbrıs Türk İşçi Birlikleri ile Rumlardan ayrı iş birliklerinin kurulmasını teşvik etti.
2 Ekim 1946 tarihinde Süheyla Hanım ile evlenen Dr. Fazıl Ufak, Pembe Akın (d.9 Ekim 1946) ve Mehmet Akay (d.30 Eylül 1948) adlarında 2 çocuk sahibi oldu.
Dr. Küçük, sonradan iktisadi kalkınmada manâlı bir rol oynayacak olan Evkaf İdaresi’nin Türk halkına devredilmesini karşılamak nedeniyle 1948 yıdığı büyük bir miting düzenledi. Dr. Küçük’ün gayretleri, bu noktadan sonra netice vermeye başladı. Şeriye Mahkemeleri kaldırılarak, yerine Türk Aile Mahkemeleri kuruldu. Müftülük makamı yeniden canlandırıldı. İngiliz Sömürge Hükümeti, Türk Tali Okullarını ve Evkafı Türk halkına devretti.
Dr. Ufak, halkının menfaatleri uğrunda çalışırken sayısız engelleri alt etmek zorunda kaldı. Gazetesi Halkın Sesi, yayın hayatının birincil dokuz ayını demin doldurmadan, hükümeti eleştiren yazılar yayınladığı için üç ay vakit ile kapatıldı. Halkın Sesi tekrar yayına başladığı süre, bu kere de gazete kâğıdı bulgu sorunu ile karşılaşmıştı. Gazete kâğıdı hükümet denetimine alındığından, onu eleştiren “Halkın Sesi” kâğıt ihtiyacını karaborsadan karşılamak zorunda kaldı. Bu koşul iki yıl devam ettikten sonradan, Sömürgeler Bakanlığı’nın müdahalesi ve talimatı üzerine, Halkın Sesi’ne basım için tatmin edici derecede kâğıt verildi.
Dr. Küçük, Sömürge Hükümeti’ni Türk halkına yapılan haksızlıklardan ötürü şiddetle eleştirmeyi sürdürdüğünden, aleyhine 47 defa hukuk davası açıldı ve tekrar tekrar para cezasına çarptırıldı.
1954 yılından sonradan, Kıbrıs’ın uluslararası ilgiyi çeken bir konu haline gelmesiyle, Dr. Ufak İngilizlere ve Rumların “Enosis” taleplerine karşı mücadelesini hızlandırmış ve 15 Ağustos 1955 tarihinde, partinin ismi kongre kararı ile “Kıbrıs Türktür Partisi” şeklinde değiştirilmişti.
Dr. Fazıl Küçük, 1 Nisan 1955 tarihinde EOKA‘nın Kıbrıs’ta kanlı terör eylemlerini başlatmasının arkasından, Kıbrıs Türk halkının EOKA‘ya karşı direnmek için Kıbrıs Türk Mukavemet Birliği (KlTEMB) adlı örgütü kurdu. Bu konuda, Rumlar tarafından korkutma edildi (Halkın Sesi Gazetesi sayı:37445 Temmuz 1955). Arkasından örgütü sessizce dağıtırken, 1955 yılı Eylül ayında el altından VOLKAN teşkilatını kurdu.
Dr. Ufak, tekrar 1955 yılında Türkiye, Yunanistan ve İngiltere Dışişleri Bakanları aralarında yapılan üçlü konferansı izlemek üzere, diğer iki Türk temsilci ile birlikte Londra‘ya gitti. Bu münasebetle Londra’daki Kıbrıslı Türkler kadar 4 Eylül 1955’te düzenlenen ve 5 bin kişinin katıldığı Trafalgar Meydanı’ndaki büyük mitingde dahası söylev yaptı.
Dr. Küçük, mücadelenin en baskı günleri olan 1958 yılında Türkiye’ye gitti ve Kıbrıs ile ilgili olarak Türkiye’nin boyunca düzenlenen büyük mitinglerde, Kıbrıs Türklerinin davasını müdafaa eden konuşmalar yaptı. Mücadelenin Türkiye’de benimsenmesine muavin oldu. Benzer yılın Kasım ayında Birleşik Milletler Genel Kurulu’nda yapılan Kıbrıs görüşmelerini izlemek üzere New York‘ta bulundu. Kıbrıs Türk halkının tezini dünyaya takdim etmek amacıyla “Halkın Sesi” gazetesini ayrıca İngilizce olarak da yayınladı.
EOKA örgütünün bu dönemde sürdürdüğü terör faaliyetlerini yakından izliyor, ne yapılacağı ve ne gibi önlemler alınacağı konusunu günü gününe Anavatan’a bildiriyordu. Çünkü Kıbrıs Türkü’nü dikkate almak, onların can ve malını kurtarabilmek Dr. Fazıl Küçük’ün tek hedefiydi.
Dr. Fazıl Minik, Zürih’te Türk ve Yunan başkanları aralarında varılan anlaşma üstüne, 17 Şubat 1959’da Londra‘da yapılan konferansta Kıbrıs Türk halkını temsil etti ve iki gün daha sonra varılan anlaşmayı halkı adına imzaladı.
Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş anlaşmalarına kadar Cumhurbaşkanı Rum olurken, Cumhurbaşkan Muavini ise Türk olacaktı. Kıbrıs Türk halkı O’nu bir kurtarıcı olarak gördüğünden 3 Aralık 1959‘da rakipsiz olarak Kıbrıs’ın ilk Cumhurbaşkan Muavini seçti.
1962 yılı Temmuz ayından Aralık ayına dek kırsal bölgelerin sorunları konusunda bilirkişi bir ekiple birlikte, tüm Türk köyleri ile bazı Rum köylerini ziyaret etti ve bu gezilerini tamamladıktan sonra ayrıntılı bir rapor hazırlayarak, suretlerini sorumluluk sahibi hükümet makamlarına yolladı.
Rumların 21 Aralık 1963 tarihinde başlattıkları saldırıların arkasından oluşturulan Genel Komite’nin başkanlığını yaptı. 27 Aralık 1967 tarihinde kurulan Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi’nde başkanlığa getirildi.
Dr. Fazıl Küçük, 18 Şubat 1973 tarihinde Cumhurbaşkan Muavinliği’nden ayrılarak, yerini Rauf Denktaş‘a bıraktı. Ama gazetesindeki mücadeleyi sürdürerek, Halkın Sesi’ni Kıbrıs Türkü’nün davasına sancak yapmaya devam etti. Siyaset hayatını sürdürdü. Halkın haklı taleplerini savunmaktan geri kalmadı. Dr. Minik, 1980’li yılların başında yakalandığı rahatsızlık günlerinde de yazılarını aralıklarla sürdürüyordu.
Dr. Küçük, 15 Kasım 1983 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi’nin oybirliğinde alınan kararla KTFD son bulup Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti‘nin kurulmasını büyük bir neşeyle yaşadı. Ölümünden önce verdiği son demeçte de, hastalığının geçtiğini söylüyor ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasını görmesi ile hayata tekrar kavuştuğunu vurguluyordu.
Dr. Fazıl Ufak, 15 Ocak 1984 tarihinde tutulduğu boğaz kanserinden kurtulamayarak tedavide bulunduğu Londra’nın Westminster Hastanesinde 78 yaşında hayata gözlerini yumdu. Naaşı Lefkoşa yakınlarındaki Hamitköy’de yer alan ve o güne değin Mumcu Tepesi olarak tanıdık yere gömüldü. “Anıt Mezar”ın yer aldığı bu tepeye o günden daha sonra “Abide Tepecik” adı verildi.
Naaşı 19 Ocak tarihine kadar Londra’nın Shacklewell Lane Camii’nde, İngiltere’de yaşayan Türklerin ziyaretleri için bulundurulduktan sonradan Kıbrıs’a getirilir. İki gün Cumhuriyet Meclisinde kalafatta kalır ve 23 Ocak günü yapılan mükemmel cenaze töreni ile Lefkoşa’daki Anıttepe’ye geçici olarak gömülür. Ölümsüz istirahatgahı olan Anıt Mezarın inşaatı Aralık 1989 tamamlanınca da büyük bir törenle buraya defnedilir.