Grace Kelly
Grace Kelly Biyografisi
Amerikalı oyuncu ve Monako prensesi. Bütün zamanların en iyi oyuncularından biri olarak kabul edilir. Sinema kariyeri, en başarılı olduğu dönemde Monako prensi Rainer‘la olan evliliği yüzünden sona eren Kelly, zerafeti ve güzelliğiyle Hollywood‘un en favori oyuncularından biridir. Sharon Stone, Madonna, Annette Bening ve Jennifer Love Hewitt gibi meşhur isimler Kelly’den oldukça etkilenmişler, bir tarz ikonu olarak oyuncunun tarzını benimsemişlerdir. The Country Girl, The Swan ve Mogambo oyuncunun en manâlı filmleri arasındadır. Kelly’nin Rainer’la olan evliliğinden daha sonra Monako’nun popüleritesi artmış ve ülke turizm açısından ciddi bir değerinde taşımaya başlayarak zenginleşmiştir. Grace Kelly, tüm dünyayı yasa boğan trajik bir kaza sonucu hayata gözlerini yummuştur.
12 Kasım 1929’da dört çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu olarak Philadelphia, Amerika‘da dünyaya geldi. İrlanda asıllı babası John Kelly, Philadelphia’nın saygın ailelerinden birinin oğluydu ve kendi çabasıyla milyoner olmuş başarılı bir işadamıydı. Ayrıca kürek yarışlarında Olimpiyat madalyaları kazanmış bir sporcuydu. Grace’in amcalarından George Kelly de Pulitzer ödüllü meşhur bir yazardı. Çocukluğu epeyce kuytu bir ortamda geçen Kelly’nin ailesinde sanatla uğraşan çoğu isim vardı. Bu yüzden sinemaya ısınması hiç zorlama olmamıştı. 12 yaşında rol aldığı piyesle birincil sahne deneyimini şampiyon Kelly, lise yıllarında hoş sanatlara olan ilgisiyle dikkat çekiyordu. Mektep yıllığında ileride büyük bir yıldız olacağı yazan oyuncu, dans ediyor ve tiyatroyla ilgileniyordu. daha sonra aralarında Katharine Hepburn, Spencer Tracy ve Lauren Bacall‘ın da olduğu çok meşhur oyuncular yetiştirmesiyle meşhur olan American Academy of Dramatic Arts’a kaydoldu.
Fakat oyuncu olma isteğine ailesi ilk kez aleyhinde çıkınca güzelliğiyle göz dolduran Grace, fotomodel olmaya karar vermişti. Bir vakit sonra zerafeti ve ışığıyla Hollywood’un tüm ilgisi üstünde olacaktı.
Grace Kelly’yi milyonlarca izleyiciyle buluşturan ilk filmi az önce 22 yaşındayken kameralar önüne geçtiği 1951 yapımı “Fourteen Hours”du. Anında ardındaki kariyerini taçlandıran ve onu Hollywood’un en sevilen aktrisleri arasına sokacak olan “High Noon” geldi. Başrollerini Gary Cooper ile birlikte paylaştığı bu filmden sonradan Kelly ile Cooper aralarında aşk dedikoduları çıktı. Oyuncu, dönemin en popüler isimlerinden Clark Gable ve Ava Gardner‘la Mogambo isimli filmde bir araya geldi ve filmdeki performansıyla sinema kariyerinin demin üçüncü yılında en iyi kadın oyuncu dalında oskara aday oldu. Tabloid gazeteler bu kez Kelly ve Gable aşkını manşetlerinden düşürmüyordu ve Kelly yıllar sonra Mogambo filminin çekimleri sırasında başlayan bu aşkı “Afrika’nın ortasında bir çadırda Clark Gable ile yalnızsanız diğer ne olabilirdi oysa” diyerek doğrulayacaktı.
Aktrisin kararlı yükselişi soğuk sarışınlara olan takıntısıyla ünlü yönetmen Alfred Joseph Hitchcock filmleriyle devam ediyordu. Hitchcock’un “Dial M for Murder”, “Rear Window” ve “To Catch a Thief” isimli filmlerinde başrolde izleyici karşısına meydana çıkan Kelly, kariyerinin en manâlı ödülüne nihayet kavuşacaktı. Bing Crosby ile epeyce başarılı bir ikili oluşturdukları “The Country Girl” filmindeki performansıyla en iyi kadın oyuncu dalında oscar ödülünü kucakladığında yıl 1955‘ti.
Aynı yıl, The Swan filminde bir prensesi canlandıracak olan Kelly, Cannes film festivaline konuk oyunculardan biriydi. Bu festival ünlü oyuncunun hayatının dönüm noktalarından biri olan bir tanışmaya vesile olacaktı. Çünkü Monako prensi Rainer da o sene davetlilerden biriydi ve görünce Kelly’ye aşık olacaktı. Kelly – Rainer ikilisi bu tanışmadan daha sonra mektuplaşmaya başladılar. Birkaç ay sonra basının büyük ilgisini çeken bu yakınlaşma, Rainer’ın Amerika’yı ziyaretiyle adamakıllı büyüdü. Zira Rainer Amerika’ya boşuna gitmemiş, meşhur yıldızın ailesiyle tanışmak için önemli bir adım atmıştı. Sonunda prensin izdivaç teklifini kabul eden Kelly, son filmi “High Society”nin çekimleri sona erdikten sonra aktrisliği bıraktı. Sinemayı ve Amerika’yı terk edip Rainer’la birlikte yeni bir yaşam için Monako‘ya giden oyuncu, yüzyılın evliliği için hazırlanmaya başladı.
Nikah öncesi Monako sarayı baştanbaşa yenilendi ve Grace Kelly ailesi, hizmetiçileri ve köpeğiyle 18 Nisan 1956‘ da lüks bir transatlantikle Monako’ya gitti. Basının ve Kelly’nin hayranlarının büyük alaka gösterdiği düğün töreni için 20.000 kişi sokaklara dökülmüştü. Dünya televizyonlarından naklen bahşedilen tören olay oldu. Aktrisin gelinliği MGM stüdyolarının Oscar ödüllü kostümcüsü Helen Rose kadar tasarlanmıştı. Düğün sonrası çift, Rainer’ın yatıyla 7 hafta sürecek balayına çıktılar.
Dedikodulara tarafından Prens Rainer’ın Grace Kelly’yi kendisine eş olarak seçmesindeki en manâlı faktörler, Kelly’nin Katolik olması ve çocuklara fazla düşkünlüğüydü. Keza güzelliği, iyi bir aileden gelişi ve yıpranmamış şöhreti de aktrisi yerinde bir gelin yapmıştı. Monako prensesi olduktan sonra tahtını üç çocukla taçlandıran Kelly, ikisi kız almak üzere 3 çocuk dünyaya getirdi. 1957‘de Prenses Caroline, 1958‘de Prens II. Albert ve 1965‘te Prenses Stéphanie doğdu.
Prenses olmanın tüm sorumluluklarını yerine getiren Kelly, sinemayı özlüyor ama, çocuklarına ve eşine adadığı hayatını her yerde başkalaştırmak istemiyordu. 1962 yılında onun oyunculuğunu daima çok beğenen Alfred Joseph Hitchcock, Marnie isimli filminde oynaması için Kelly’ye teklifte bulunmuş ama kamuoyundan gelen tepkiler doğrultusunda aktris, filmde oynamaktan vazgeçmişti. Monaco Sarayı’na değerinde elde etmek için elinden geleni yapan güzel oyuncu bunda epeyce başarılı oldu. Zira Monako o döneme değin hiç olmadığı değin popüler oldu ve en favori turistik yerlerden biri haline geldi. Grace Kelly yıldız ruhunu Monako’ya da bulaştırmıştı.
Oyunculuğu, genç yaşta şan oluşu ve Monako prensesliğiyle hayatında her şey fazla seri gelişmişti Kelly’nin. Ancak güzel yıldızın sonu da hiç beklenmedik şekilde trajik olacaktı. 1982 senesinde hemen şimdi 52 yaşındayken kızı Stephanie’nin ufak yaralarla atlattığı trafik kazasından sağ olarak kurtulamayan prenses, dedikodulara tarafından rol aldığı Hitchcock filmi To Catch a Thief’teki süratli araba kullanma sahnesini kızına canlandırmaya çalışırken kaza gerçekleşmişti. Ilk Kez Monako almak üzere bütün dünyayı yasa boğan ölümünden sonra Kelly, büyük bir fenomene dönüşecekti. Cenaze töreni onbinlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen yıldızın ölümünün ardındaki eşi Rainer, hatırasına vefalı kalarak, yeniden hiç evlenmedi. 2005 yılında hayatını kaybeden prens Rainer, Kelly’nin yanında gömüldü.