Grigori Jefimoviç Rasputin
Grigori Jefimoviç Rasputin Biyografisi
Rasputin, Rus Çarı 2. Nikolas vaktinde sarayda etkili olmuş birey. Doğaüstü yeteneklere sahip olduğu söylenen, deli papaz olarak da aşina Rasputin, istediği kişiyi zahmetsizce etkisi altına alabilmesiyle ünlüdür. HBO’nun Carnivale adlı tv dizisinde de göndermede bulunulmuş olan Rasputin, Çar’ın hemofili hastası oğlunu sadece dua ederek ve elleriyle dokunarak iyileştirmişti.
Grigori Yefimovich Rasputin, 22 Ocak 1869 yılında Ural Dağları‘nın eteğindeki Pokrovskoye köyünde doğdu. Ailesi çiftçiydi. Çocukluğu hakkında çok şey meçhul Rasputin’in Maria adında bir kızkardeşi ve Dimitri adında da bir erkek kardeşi vardı. Maria, epilepsi hastasıydı ve Tura Nehri‘nde boğularak öldü. Bir gün Rasputin ve erkek kardeşi Dimitri, göletin kenarında oyun oynarlarken Dimitri kayıp suya düştü, Rasputin de onu kurtarmak için ardından atladı. İkisi de boğulmak üzerelerken yoldan geçen bir birey kadar kurtarıldılar. Fakat Dimitri zatürre oldu ve hayatını kaybetti. Ilginç olaylar Rasputin’in hayatının daha ilk yıllarında başlamıştı. İki kardeşinin de benzer kaderi paylaşan ölümü Rasputin’i derinden etkiledi. Pek ki sonra çocuklarının isimlerini de Maria ve Dimitri koyacaktı.
Çocukluğunda etrafını saran bu gizemin farkına varan Rasputin, yeteneklerin de keşfetmeye başlamıştı. Bir gün babasının atı çalındı ve Rasputin hırsızların, gözüne kestirdiği kişiler olduğuna, kalabalıetti ve linç edilmelerini sağladı. p> Bir kaç kere hırsızlık suçundan yakalanınca 18 yaşında üç ayını Verkhoturye Manastırı’nda geçirdi. Oradayken Meryem Ana‘nın ona göründüğünü iddia etmeye başladı ve kendini seçilmiş bir aziz olarak tanıttı. Rus Ortodoks Kilisesi‘nden kopan bir dini kalabalık olan Khlistiler tarikatına katıldı. Khlististlere tarafından insan oysa acı çekerek ve günah işleyerek tanrıya ulaşabilirdi. Günah işleyerek günahtan çıkacaklarına inanan bu topluluk evlilik dışı cinsel ilişkiyi özendirme eder. Bu da Rasputin’in kadınlarla olan dillere epope hikayelerine bir açıklık getirebilir.
1889 yılında Proskovia Fyodorovna Dubrovina ile evlendi ve 3 çocuğu oldu; Maria, Dimitri ve Varvana… Hem diğer bir kadından da gayrimeşru bir çocuğu oldu. 1901 yılında bundan böyle bir aziz olduğunu iddia ederek Pokrovskoye’deki evini terk etti. Yolculuğu her tarafında Yunanistan ve Carussalem edinmek üzere bir çok yer gezdi. 1903 yılında St. Petersburg‘a varan Rasputin’in, burada mistik bir şifacı ve aziz olarak ünü yayılmaya başladı.
Bir gün Çar’ın ufak oğlu Alexei‘nin amansız hastalığını duydu. Alexei, hemofili hastasıydı, bu kalıtımsal rahatsızlık ona büyük büyükannesi İngiltere kraliçesi Victoria‘dan servet kalmıştı. Doktorlar çocuğun hastalığına tedavi bulamıyorlardı. Bir gün attan düşüp yaralanınca kanamasını bir türlü durduramadılar. Doktorlar kadar ölmesi beklenen oğlunun bu durumu karşı Çariçe, biçare kalmıştı. Arkadaşı Anna Vyrubova‘dan bu esrarengiz şifacının methini duydu ve Rasputin’i saraya ağırlama etti. Rasputin, çocuğun kanamasını, başında dua ederek ve elleriyle dokunarak durdurdu. Çar ve Çariçe gözlerine inanamadılar ve Rasputin’i doğaüstü güçleri olan bir peygamber gibi görmeye başladılar. Fakat Alexei’nin hastalığı ayrıntılarıyla geçmemişti. Her nöbetinde Rasputin saraya çağırılıyor ve onu iyileştiriyordu. Bu yüzden onun epilepsi
Rasputin’in, Çar üzerinde başka etkileri de oldu. Politika da kendisini yönlendirmeye başlamıştı. Hipnotize ederek, konuştuğu herkesi etkisi altına alabiliyordu. Çariçe’nin ise kendisine özel bir hayranlığı vardı; oğlunu iyileştiren bu adamın aracılığıyla Tanrının kendisiyle konuştuğuna inanıyordu. Çariçe sahiden Protestandı ve Rus Ortodoks mezhebine harmoni sağlamakta zorluk çekiyordu.
Ancak sarayda kaldığı zaman her tarafında Rasputin’in aşırı hareketleri Çar dahil birçok kişiyi huzursuz etmeye başlamıştı. Çarın üzerindeki, dolayısıyla politikaya olan büyük etkisi saray çevrelerinde diğer politikalcıları rahatsız ediyordu. Aile ile kan bağı olmayan çiftlik sahibi bir adamın bu kadar büyük bir yaptırım gücüne sahip olması hafıza alır şey değildi. Keza cinsel yaşamındaki aşırılıklar ve bunları hiç sakınmadan yaşaması da bardağı taşıran son damla olmuştu. (Rasputin’in bir rahibeye tecavüz ettiği bile söylenti edilir.) Saray çevresindeki bu dedikodular ve huzursuzluklar giderek yayıldı. Ortodoks Kilisesi de kendine peygamber diyen bu adamın din adamı değil, dini istekleri doğrultusunda kullanan bir şeytan olduğunu bahis etmeye başladı. Yaptığı herşey durum haline geldi ve gazetelerde de hergün alay konusu oldu. Artık ilahi güce sahip bir aziz değil, bir şarlatandı. Ve bu adamın sözünü dinleyen Çar’a da tepkiler giderek büyüyordu.
sırası gelmişken I. Dünya Savaşı patlak vermişti. Savaşa karşı olan Rasputin, bunu keza ahlaki açıdan onaylamıyor hem de Rusya için bir felaket olarak görüyordu. Kendini içkiye ve çarpık cinsel hayata ayrıntılarıyla kaptırmıştı. Rusya’nın savaştaki başarısızlığından Rasputin sorumlu tutuluyor, vatana ihanet etmekle ve Alman casusu olmakla suçlanıyordu. giderken Rasputin kendine bir vahiy geldiğini ve ordunun başına Çarın kendisi geçmezse savaşı kaybedeceklerini söyledi. Söylenen yapıldı lakin bu olayın ordu yenilgiye uğradı. Çar’ın saraydaki yokluğunda Rasputin’in Çariçe Alexandra üzerindeki etkisi tamamen arttı. Onun baş danışmanı haline geldi ve hükümetin kadrolarına kendi seçtiği kişileri getirtti. Rasputin’e düşman olan öteki politikacılar ve Ortodoks Kilisesi Saraydan desteğini çekti. Savaşında getirisi olan bir iç kargaşa baş uygulamak üzereydi.
Ama Rasputinin ölümü yaşamından çok daha esrarengiz oldu. Saray hanedanının ve diğer politikacıların Rasputin’den duydukları rahatsızlık had safhaya ulaşmıştı. Artık bu adamın ortadan kaldırılması gerektiğini düşünen hanedan mensubu Prens Felix Yussupov ve birkaç kişi bir komplo hazırladılar. 29 Aralık 1916 gecesi, Rasputin, prens tarafından bir odaya içki içmek için ziyafet edildi. Ama içkisine siyanür katılmıştı. Rasputin kendisine uzatılan zehir dolu bardağı dikti, lakin bir süre geçmesine karşın hiç birşey olmamıştı. Şaşkına dönen prens ona bir kaç el ateş etti. Rasputin olduğu yere yığılınca prens bu kere başardığını zannederek sevindi. Ama Rasputin ayağa kalktı ve prensin gözlerinin içine bakarak birşeyler söyledi ve ordan hızla kaçmaya başladı. Sarayın bahçesinde koşarken birkaç kere daha vurulan Rasputin artık kalkmamak üzere yere yığıldı. Prens ve adamları öldüğünden emin olmak için Rasputin’in cesedini Neva Nehri‘nin buzlu sularına attılar. Ertesi gün cisim çıkarıldığında, Rasputin’in anında ölmediği, boğulmadan önce bir süre çırpındığı anlaşıldı. Şubat Devrimi esnasında cezasını bulmadığı düşünülerek cesedi mezarından çıkarıldı ve yakılarak yıkım edildi.
Rasputin, insanın ne kadar günah işlerse böylece günahtan arınacağını savundu. Kendi günahını da içkiye düşkünlüğünde ve abartılı cinsel yaşamında buldu. Olağanüstü güçlere sahip olduğuna inanılan bu esrarengiz birey Çarlığın çöküşünden ve Sovyet İhtilali‘nden sorumluluk sahibi tutuldu. Adının, Rusça ‘yoldan çıkmış’ anlamına gelen ‘rasputine’ ile benzerliği kullanılarak alaya alındı. Halen yaşamı ve ölümü üzerindeki gizem perdesi birçok araştırmacının ilgisini çekmektedir.