Haluk Okutur
Haluk Okutur Biyografisi
Simit Sarayı Kurucusu-Idare Heyeti Başkanı, UFRAD Idare Heyeti Başkan Yardımcısıdır.
Haluk Okutur, 1959 yılında Gaziantep’te doğmuştur. Aslen Erzincanlıdır. Orta halli ailesi ile beraber çocukluğu ve mektep yılları Erzincan’da geçti. 1984 yılında ODTÜ İşletme Mühendisliği bölümünden mezun oldu.
Haluk Okutur, Üniversiteden mezun o kısa dönem olarak Manisa’da yaptıktan sonra memleketi Erzincan’a dönerek dondurmacılık, kömürcülük, dönercilik, fast food’çuluk gibi işler yaptı. bu arada bakkalların AVM’lere karşısında ayakta kalabilmesi için satmak, satın alma ve herif ilişkileri konusunda neler yerine getirmek zorunda olduklarını özetleyen 50-60 sayfalık bir kitapçık hazırlayıp satış ister. Ama bu hazırlık sekiz senesini alır ve altı bin sayfa dosyaya ulaşır.
Bir ara çalışmanın bir işe yaramayacağı düşüncesine kapılır. aynı zamanda yaptığı alıştırma kendisine farklı iş kolları hakkında veri sahibi olması ve deneyim kazanmasını sağlar. Edindiği bu düşünceler perakende sektöründe sistemli bir yola girmesine vesile olur. Peşin satışı olan ürünleri düşünür ve natürel ki akla ilk gelen “ekmek” olur. Fakat rekabetin yüksek olması nedeniyle ekmekten vazgeçer. “Yüzümde gülümseme oldu esasında” diyerek anlattığı “simit” ikinci sırada gelir. Osmanlı’nın “fastfood”u, insanların simide aleyhinde sempatiscanlandırır. İnsanların simidi neşeyle tüketebileceği ve simide haysiyet kazandırmanın gerekliliğini düşünür. Bu dönem, 2000’li yıllarda Erzincan’da geçmiştir. Simiti Erzincan’da değil, istanbul’da yapıp satış gerekiyordu.
İstanbul’da hayatı her tarafında 15 günden artı kalmamış olan Haluk Okutur, Erzincan’dan kalkıp İstanbul’a geldi. Simit nasıl üretilir, onu bile bilmiyordu. Elindeki eksik bir parası ile evdeki hesap çarşıya uymadı. Yüksek dükkân kiraları, hava paraları, Taksim veya Kadıköy gibi düşlediği konumlarda yer açmasına müsade vermiyordu. Kendine müşterek aradı, projelerinden söz açtı. Nafile. Bir De, yakın tanıdıkları bile “Bu dek okudun, acilen de simitçi mi olacaksın” diyerek onun “dürüst meslek, kârlı meslek” iddiasına takviye vermedi. Aylar geçti, ortada ne dükkân ne de karşılıklı. Daraldı, arabasını satış zorunda kaldı. Bir gün talih yüzüne güldü.
2002 yılında Hisarüstü’nde ziyaret ettiği bir kırtasiyeci arkadaşının Boğaziçi Üniversitesi’ne yakın dükkanının bitişiği boştu. Arkadaşı, kendine rakip gelmesin diye bu mekanı da kiralamıştı. Kırtasiyeci arkadaşı ve ortağı “Peki, burayı hatır için sana verelim” dediler. 2002 yılında Haluk Okutur, Abdullah Kavukcu ve Mehmet TARAKCI ile birlikte Simit işinde ortaklar ama tüm yükümlülük onda. Elektrikli fırın alacak para değil, Haluk, bir sanatçı bulup odun fırını yaptırdı. Masa, sandalye yerine, sehpa ve hain tabureler aldı. Kenarda da bir dere ocağı kurdu. Simiti kim yapacak? Eminönü’ndeki işsiz kahvelerini dolaştı, boşta bir usta buldu: “Simiti herkesin gözü önünde yapacaksın, çıkan simidi de anında satacağız, yanına da çay, peynir vereceğiz.”
Maksat, cadde simitini bir dükkânın çatısı altına sürüklemek. Hijyen kurallarına uygun, sağlıklı ve güzel üretim. Ertesi sabah saat 6’da ilk simitler fırından çıktı. Gevrek simitin kokusu insanları çekti. Fırın küçük, her seferde oysa 40 simit çıkıyor. Dükkânın önttılar. Komşu markette üç köşeli eritme peyniri kalmadı, diğer yerden alıp getirdiler. Adını “Çıtır Fırın” koydukları dükkân, bir ay benzer tempoda çalıştı. İyi para kazandırdı. Haluk ortaklarına “ Hemen 20-25 yer açmamız gerek” dedi. “Elimizi ivedi tutalım, yoksa görebilen bizi taklit edecek.” Ortaklarından biri bu fikre katılmadı. Öbür ortağı Mehmet Tarakçı ise “Ben varım”dedi.
Haluk, hâlâ birlikte oldukları bu ortağının o dönemdeki desteğini hiç unutmayacaktı. Sadenin yanı sıra peynirli, sucuklu, zeytinli simit çeşitleriyle büyüdüler: 2002-2004 arası, önce Mecidiyeköy, sonra da Taksim ve Beyoğlu, kentin dağıtılmış yerlerinde 25 “Simit Sarayı” açıldı. Gelgelelim, bir ustadan ötekine, fırından fırına imal aynı olmuyordu. Çünkü ciddi bir simit imal standardı yoktu. TÜBİTAK’a başvurdular. Yiyecek mühendisleriyle 5-6 ay çalışıldı, bir merkezi üretim projesi hazırlandı. Samandıra’da eski ekmek fabrikasını satın aldılar, elden geçirdiler ve “güya otomatik” simit üretimine geçtiler. artık, burada üretilip anında şoklanan simitler, soğuk hava deposunda bekletildikten daha sonra şubelere dağıtılacaktı. Şubelerde, oda ısısında çözülen simitler elektrikli fırınlarda pişirilerek taze sunulacaktı. Bu, hakiki bir imal ve pazarlama devrimiydi.
Galibiyet gecikmedi. Yedi yıl içinde şubeler 200’e, personel sayısı 3500’e ulaştı. Toplumun her kesimine modern bir kafe ortamında; simit, sandviç, kurabiye, pasta, börek ve pide çeşitleri sunan bu mekânların yüzde 30’u doğrudan işletiliyor, yüzde 70’i ise ‘franchise’ sözleşmeli. Bundan Başka, yurt dışarıya Hollanda ve Suudi Arabistan’da Simit Sarayı açıldı. Almanya ve Amerika’da çok yakında şubeler açılacak. İngiltere, Avustralya ve Kore’den de teklifler var. Zamanı iyi koklayan, cadde simidi gibi geleneksel, sıradan, ucuz fakat lezzetli bir ürünü önce kapalı bir mekana bölge, sonra da çağdaş üretim ve pazarlama yöntemleriyle yeni bir kulvara sokan, diğer taraftan küreselleşmesine de öncülük eden Haluk Okutur’un, bu girişiminin işleteme fakültelerinde örnek bir durum olarak değerlendirilmesi şaşırtıcı olmayacak.
Ama o, çekingen ve mütevazı kişiliğini her zaman koruyor. Dini inancı da çok kuvvetlidir lakin bağnazlıkla katiyen işi olmaz. İşyerinde, rahatlık ve sükûnet arzular. Binlerce çalışanından hiç biriyle mahkemelik olmadı; işten çıkardığına hak ettiğinden fazlasını verdi, “Helalleşmek önemli.” Aile yaşamı da sorunsuz. Erzincan’da evlendiği eşi ona daima destek oldu.
2002 yılında Mecidiyeköy’de bir mağazayla başlayan Türkiye’nin ilk fırın-kafe zinciri olan Simit Sarayı, Anadolu’nun geleneksel yiyeceği simide hak ettiği değeri devretmek için tüm gücüyle çalışan ve geleneksel tatlarımızı dünyaya taşıyan lezzet bayrağı oldu Dünyanın en yaygın gıda zinciri olma misyonuyla yola meydana çıkan Simit Sarayı, varlıklı ürün çeşitliliği, hijyenik entegre imal tesisi, dinç soğuk zincir filosu , 750’nin üzerinde mağaza sayısı ve 5.500’in üzerinde çalışanıyla günde 500.000’den artı kişiye hizmet veriyor.
Yurt içi ve yurt dışındaki varlığı çabucak çoğalan Simit Sarayı, dünyanın birincil ve tek simit fabrikasında hijyenik koşullarda, el değmeden üretilen birbirinden benzersiz, leziz ürünleri, çağdaş kafelerde tüketiciye sunuyor.
Haluk Okutur, evlidir. 1 oğlu 1 kızı vardır.