İsmet İnönü Biyografisi
Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci cumhurbaşkanı, asker ve devlet adamı.
Osmanlı döneminde orgeneral ve eski Genelkurmay Başkanı olan, cumhuriyetin ilanından sonraki Türkiye’nin birincil başbakanı, ikinci cumhurbaşkanı olan, İstiklal Madalyası sahibi Türk asker ve siyasetçidir. Atatürk‘ün vefatından daha sonra CHP Genel Başkanı olunca, CHP Kurultayı göre kendisine “Ulusal Şef” ünvanı verilmiştir. İnönü, Kurtuluş Savaşı‘na katılmış ve Lozan Antlaşması‘nı imzalamış, birçok defa başbakanlık görevini üstlenmiştir.
İsmet İnönü, tam adı Mustafa İsmet İnönü’dür. 24 Eylül 1884 da İzmir‘de Reşit Efendi ile Cevriye Temelli Hanım’ın ikinci oğulları olaraalı’dır. Malatya’da sabit eski bir Türk ailesi olan Kürümoğollarındandır. Büyük babasının adı Abdülfettah’dır. Duruşma üyeliklerinde bulunmuş ve Harbiye Nezareti Mantıklı Düşünme Dairesi Mümeyyizliğinden emekli Hacı Reşit beyin oğludur. Babasının görevi sebebiyle ilk ve orta öğrenimini Sivas’ta tamamladı. 1892 de Askeri Rüştiye’ye girmiş, 1895 de okulu bitirmiş, bir yıl Sivas’ta Mülkiye İdadisi’nde (lise) okuduktan daha sonra, 31 Temmuz 1897 de babasının İstanbul’a tayini sebebiyle o zaman oysa Halıcıoğlu’ndaki Harp okulunun lise kısmını kaydolmuştur. 14 Şubat 1901’de Mühendishane-i Berri-i Hümayun’a (topçu okulu) giren İsmet İnönü, bu okulu 1 Eylül 1903’te topçu teğmeni olarak birincilikle bitirdi. 26 Eylül 1906’da Erkân-ı Harbiye Mektebi’ni de birincilikle bitirerek 2 Ekim 1906 da kurmay yüzbaşı rütbesiyle Edirne’deki 2. Ordu’nun Sahra Topçu 8. Alay’ında 3. Batarya komutanlığına atandı. Bu görevi sırasında İttihat ve Terakki Cemiyetine üye oldu (1907). 7 Kasım 1908 de Kolağası rütbesine yükselmiş ve Edirne 2. Tümenin Kurmay başkanlığı görevine getirilmiştir.
31 Mart vakası (13 Nisan 1909) olarak aşina ayaklanmayı Selanik‘ten gelerek bastıran Hareket Ordusu’nda ödev aldı.
1910-1912 yılları arasında Yemen İsyanı’nın bastırılması harekâtına katıldı. 26 Şubat 1910 da İmam Yahya’ya aleyhinde Hükümet tarafından harekete geçirilen Yemen Mürettep Kuvvetlerinin 4. Kolordu Kurmaylığına atanmış ve Hudeyde’ye gelmiştir. İmam Yahya ile yapılan görüşmelere katılmış ve bir uzlaşma imzalanmıştır. Yüz yıllık Yemen isyanları kesildi. İsmet Bey’in oradaki görevi 26 Şubat 1910 ve 5 Mart 1912 tarihleri arasındadır. 5 Mart 1912 tarihine değin Yemen’de Genel Kuvvetlerin Kurmay Başkanlığı görevinde bulunmuştur. Ve gösterdiği başarılar sebebiyle 26 Nisan 1912 de Binbaşılığa yükseltilmiştir. 29 Kasım 1914’te kaymakabiye Nezareti’nde Başkomutanlık Karargâhı 1. Şubede bulundu. 2 Aralık 1915’de 2. Ordu Kurmay başkanlığına getirildi ve 14 Aralık 1915’te miralay (albay) oldu. 2. Ordu komutan vekili Mustafa Kemal Paşa’nın önerisiyle, 12 Ocak 1917’de 4. Kolordu komutanlığına atandı.
1. Dünya Savaşı esnasında Kafkas Cephesi’nde Kolordu Komutanı olarak Atatürk‘le birlikte çalıştı ve öğrencilik yıllarından beri süren dostlukları ile devletin geleceği hakkında iki taraflı fikirleri gelişti. Suriye Cephesi’nde savaştı; Milli Çaba sırasında Atatürk’ün en yakın silâh arkadaşı olarak çalıştı.
Mondros Mütarekesi‘nin (30 Ekim 1918) imzalanmasından demin Sina ve Filistin Cephesindeki Yıldırım Orduları Grubu’nun General Edmund Allenby aleyhinde uğradığı Nablus Hezimetinden sonradan rahatsızlanarak İstanbul’a dönen İsmet Bey, 24 Ekim 1918’de Harbiye Nezareti’nde müsteşarlığa atandı. 29 Aralık’ta Paris Barış Konferansı’na (1919) hazırlık için kurulan komisyonda askeri müşavir oldu; 4 Ağustos 1919’da sadece sekiz gün için Askeri Şûra Muamelat-ı Umumiye müdürlüğüne, bir ara da jandarma ve polis örgütünün iyileştirilmesi için kurulan komisyona aza olarak atandı. Tüm bunlar çoğunlukla birkaç günlük görevlerdi.
Albay İsmet Bey, ilk olarak 8 Ocak 1920’de Ankara’ya gitti ve kısa bir zaman Mustafa Kemal ATATÜRK‘le çalıştı. Yeni kurulan Ali Rıza Paşa hükümetinde harbiye nazırı olan Fevzi Paşa‘nın (Mustafa Fevzi Bilmek) çağrısı üstüne şubat sonlarında İstanbul’a gitti. 9 Nisan 1920’de Mustafa Kemal’in çağrısı üstüne Ankara’ya döndü ve İstanbul’la tüm resmî bağlarını kopardı.
23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Halk Müziği Meclisi‘ne Edirne milletvekili olarak katılan İsmet Bey, 3 Mayıs’ta İcra Vekilleri Heyeti’nde Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekili (o dönemde Genelkurmay Başkanlığı) oldu. Bu görevi üstlendiğinde albaydı ve emrinde, kendisinden hem rütbe, ayrıca kıdemce fazla ileride komutanlar da vardı.
İsmet Bey, 6 Haziran 1920’de İstanbul’da divanı-harp kadar gıyabında vefat cezasına çarptırıldı.
Albay İsmet Bey, mebusluk ve bakanlık da uhdesinde kalarak Garp (Batı) Cephesi Kuzey Kesimi Komutanlığı görevine getirildi. Kuruluş aşamasındaki uyumlu ordu ile Çerkes Ethem ayaklanmasının ve iç isyanların bastırılmasında etkili rol oynadı. Ocak 1921’de Birinci İnönü Muharebesinde Yunan ilerlemesini durdurunca 5 senedir bulunduğu Albaylık rütbesinden Mirliva ( tuğgeneral )rütbesine terfi etti. 27 Mart sabahı başlayan ikinci İnönü Muharebesinde Yunan ordusunun ilk günlerde etkili taaruzlar yapması üstüne cepheye şahsen gelerek komutayı İsmet Paşa’dan devralan Başbakan ve Ulusal Savunma Bakanı Fevzi Paşa’nın Türk ordusuna verdiği umulmadık başarılı karşısında taarruz emriyle düşman güçleri geri tepmek zorunda kaldılar. İkinci İnönü Muharebelerinden daha sonra,3 Nisan 1921’de TBMM kararıyla, Ferik (Korgeneral) Fevzi Paşa’nın rütbesi Birinci Ferik ( Orgeneral ) liğe terfi etti.
İsmet Paşa ise 4 Mayıs 1921’de Garp Cephesi komutanlığına getirildi. Ancak 17 Temmuz 1921’de Kütahya-Eskişehir Muharebelerini kaybedince TBMM tarafından Genelkurmay Başkanlığı görevinden azledilerek, yerine 3 Ağustos 1921’de, aynı zamanda Başvekil (Başbakan) ve Ulusal Müdafaa Vekili de olan Mustafa Fevzi Anlamak getirildi.
Sakarya Meydan Savaşı ve Büyük Taarruz’dan sonradan kazanılan galibiyet üstüne Ulusal Mücadele’nin sonunu belirleyen Mudanya Mütarekesi görüşmelerinde (3 Ekim-11 Ekim 1922) Türk tarafını temsilci İsmet Paşa, 26 Ekim 1922’de hariciye vekili oldu. Lozan Barıştırma Konferansı’na Dışişleri Bakanı ve Türk heyeti başkanı olarak katıldı.
Görüşmeler sırasında Ulusumuzun çıkarlarını özenle savunan ve koruyan İsmet İnönü, 24 Temmuz 1923’te Sevr Antlaşması ve Mondros Mütarekesini geçersiz kılan, Türkiye Cumhuriyeti‘nin bağımsızlığının ve egemenliğinin tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması‘nı imzaladı.
Cumhuriyetin ilânından daha sonra 1923-1924 yıllarında ilk hükûmette Başbakan olarak ödev aldı, bununla beraber Halk Fırkası Genel Başkan Vekilliği’ni üstlendi. İsmet Paşa’nın birincil başbakanlık döneminde Cumhuriyetin ilk devrimleri yapılmaya başlandı. Öğretimin birleştirilmesi, halifeliğin kaldırılması ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurulması (3 Mart 1924) bu dönemde gerçekleşti. 1934’te Soyadı Yasası çıktığında Atatürk’ün verdiği İnönü soyadını bölge İsmet Paşa, Başbakanlık görevini 1924-1937 yılları arasında da sürdürdü. Muhalefet partisi olarak kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Çankaya’ya olan fazla muhalefeti’ni hükümet üzerinden yürütmesi üzerine cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ile anlaşarak 8 Kasım 1924’te başvekillikten istifa etti.21 Kasım 1924’te yeni hükümeti Fethi Bey kurdu.
Doğudaki Şeyh Said İsyanı üzerine isyana müdahelede başarısız olan Fethi Bey istifa etti. 3 Mart 1925’te İsmet Paşa cumhurbaşkanı Mustafa Kemal tarafından bitmiş hükümeti kurmakla görevlendirildi. Ayaklanmanın bastırılmasında hükümet başkanı olarak önemli rol oynadı 6 Mart 1925 tarihinde Takrir-i Sükun Kanunu’nun yürürlüğe konması ve İstiklal Mahkemeleri’nin kurulmasını sağladı ve bütün muhalefet partilerini, muhalif gazeteleri kapattırdı ve tek parti diktatörlüğünü kurdu. İsyan kısa sürede bastırıldıktan sonradan da muhalefete izin vermedi. bu vesileyle askerliğe devam ederek 1926 yılında Orgeneral rütbesine yükseldi ve aynı sene içinde askerlikten emekli oldu. Bu tarihten sonradan, yeni devletin oluşumunda Mustafa Kemal ile birlikte en manâlı siyasal karakter olarak belirdi.
İnönü, Eylül 1937’de Atatürk’le aralarındaki bazı bakış ayrılıkları yüzünden Atatürk kadar Başvekillikten azledildi. CHP’nin genel başkan vekilliğinden de alındı. İnönü başvekillikten ayrılınca yerine Celal Bayar atandı. İnönü bu dönemde yalnızca TBMM‘de Malatya milletvekili olarak tayin yaptı.
Atatürk ile görüş ayrılığı meselesi şöyledir : 1936’da Faşizmi tahlil etmek üzere İtalya’ya gönderilen CHP Genel Sekreteri (Katib-i Umumi) Recep Peker‘in dönüşünde yazdığı TBMM üzerinde bir “Faşist Konsey” kurulmasını öngören raporu onaylayıp imzalaması üzerine Cumhurbaşkanı Atatürk “Başvekil hazretleri görünürde yorgunluktan, önüne gelen raporları okumadan imzalıyor!” dedi ve kararı reddetti. Bu değerlendirmeye “Koskoca memleket rakı sofrasından mı idare edilecek?” diye yanıt verince aralarında gerginlik çıktı. Dersim İsyanı’nın bastırılması sırasında da us ayrılıkları çıkınca Eylül 1937’de cumhurbaşkanı tarafından başbakanlık ve CHP‘nin genel başkan yardımcılığı görevlerinden alındı.
İnönü, Atatürk devrimlerinin gerçekleştirilmesinde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlam temeller üzerine oturtulmasında Atatürk’ün en yakın çalışma arkadaşıydı.
Atatürk’ün ölümünden sonradan 11 Kasım 1938 de, Türkiye Büyük Ahali Meclisi göre Türkiye’nin ikinci Cumhurbaşkanı olarak seçildi. ikinci Dünya Savaşı esnasında Cumhurbaşkanıydı. Cumhurbaşkanlığı’nın yanı sıra CHP Genel Başkanlığı’na da getirildi. CHP‘nin 26 Aralık 1938’de toplanan I. Doğaüstü Kurultay’ında partinin “değişmeyen genel başkan”ı seçildi. Ayrıca kendisine “Milli Şef” sıfatı verildi. Bundan daha sonra 30 Aralık 1925 tarihli 701 sayılı yasa ve 16 Mart 1926 tarihli 3322 sayılı kararname ile 50, 100, 500 ve 1.000 liralık banknotların ön yüzlerinde cumhurbaşkanının resminin bulunması kararı alınmıştı. Buna dayanarak, para ve pulların üzerindeki Atatürk resimleri kaldırılıp onların yerine yeni Milli Şef’in portreleri kullanıldı.
Cumhurbaşkanı seçilmesinden derhal daha sonra başlayan II. Dünya Savaşı (1939-1945) döneminde İnönü Türkiye’yi savaştan uzakta tutmaya çalıştı. Savaş yıllarındaki ekonomik ve toplumsal sıkıntılar ise, dönemin unutulmayan mirası olarak kaldı.Varlık Vergisi uygulaması hayata geçirildi.Yine bu dönemde Hasan Ali Yücel’in öncülüğündeki Köy Enstitüleri kuruldu. Bu enstitüler kapatılana kadar 20.000 mezun köy öğretmeni verdi. II. Dünya Savaşı‘nın derhal gerisinde, İkinci Dünya Savaşı galiplerinden olan Sovyetler Birliği’nin lideri Stalin’in Türkiye’den Kars, Ardahan, Artvin ve Sarıkamış’ı istemesi, Türkiye’yi, savaşın öteki galipleri Amerika ve İngiltere ile daha yakın ilişkilere zoraki etti. Bu askeri ve ekonomik desteği vermeye hazır olduğunu bildiren ABD, Truman Doktrini ile yardıma başlamıştı lakin karşılığında Türkiye’de bağımsızlık seçimlere dayanan demokrasi düzeninin yerleştirilmesini ve Ulusal Şeflik, “5 yıllık yeniden yapılanma planları” ve Köy Enstitülerileri gibi Sovyet taklidi uygulamaların kaldırılmasını istek etti.
1950 genel seçimlerinden sonra CHP iktidarı Halkçı Parti’ye bırakırken, İsmet İnönü de Cumhurbaşkanlığı’ndan 22 MAYIS 1950 da ayrıldı ve 1960 yılına değin Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olarak siyasi yaşamını sürdürdü.
27 Mayıs harekâtından daha sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi ve 10 Kasım 1961 tarihinde Başbakanlığa atandı. 1965 yılında bu görevden ayrıldıktan sonra milletvekili olarak siyasi yaşamını sürdürdü. 8 Mayıs 1972’de CHP genel başkanlığını Bülent Ecevit‘e kaptırarak Parti Genel Başkanlığı ve milletvekilliğinden istifa etti, 25 Aralık 1973’de ölünceye dek Anayasa gereğince Cumhuriyet Senatosu natürel üyeliği görevinde bulundu.
1916 yılında Mevhibe Hanım’la evlenen İsmet İnönü üç çocuk babasıydı. (Ömer İnönü, Erdal İnönü ve Özden Toker’in babasıdır.)
25 Aralık 1973‘te ölen İnönü 27 Aralık’ta devlet töreni ile Anıtkabir’de toprağa verildi.
Anılarının bir bölümünü Hatıralarım, Genç Subaylık Yılları, 1884-1918 (1968) adı aşağı toplamış, hem değişik tarihlerdeki söylev ve demeçlerini içeren İsmet Paşa’nın Siyasi ve İçtimai Nutukları, 1920-1933 (1933), İnönü Diyor oysa (1944), İnönü’nün Tavır ve Demeçleri I, 1920-1946 (1946) gibi kitapları yayımlanmıştır.