Jim Jarmusch
Jim Jarmusch Biyografisi
Amerikalı bağımsız film yönetmeni. Gerçek adı James R. Jarmusch’tur. Amerikayı Amerikan olmayan bir görüş açısıyla anlatmayı başarmış bir yönetmendir ve bağımsız sinema için dönüm noktası olan filmleriyle tanınmaktadır. Hollywood klişelerini kıran yapımlarıyla hayranlık uyandırmış ve çoğu egemen sinemacıya ilham vermiştir. Stranger Than Paradise, Mystery Train ve dead-man manâlı filmlerindendir. Fatih Akın’ın en sevdiği yönetmendir.
22 Ocak 1953’te Akron, Ohio, Amerika’da dünyaya geldi. Ann Jarmusch ve Tom Jarmusch’un abileriydi. Küçük yaşlarındayken yazar elde etmek isteyen Jarmusch, 1971’de New York’a taşındı. Columbia University’de Amerikan literatürü eğitimi almaya başladı. Fakat mezun olmasına bir dönem kala Fransız edebiyatı okumak için bir yıllığına Paris’e gitti. O dönemde dünyanın dört bir yanından öbür filmleri izleme fırsatı bulduğu için çoğu kez Cinémathèque isimli sinemaya gidiyordu. daha sonra New York’a geri dönen Jarmusch Del-Byzanteens isimli müzik grubuna katıldı. Ne yerine getirmek istediğine karar vermesi uzun vakit aldı. Sonunda New York University’ye sinema bölümünEğitimden hoşnut kalmayan ve bu durumu daha sonra oluşturacağı bir açıklamada “Bana öğrettikleri şeylerin bir çoğunu bilmemeliydim.” biçiminde açıklayan Jarmusch için efsanevi film yapımcıları Nicholas Ray ve Tom DiCillo tanışması büyük talih oldu.
Okulu bırakma kararı alan ve aldığı bursun tamamını birincil filmi Permanent Vacation’da kullanan Jarmusch, Ray ve DiCillo’dan sinematografi konusunda destek aldı. Filmde asistan yönetiminden sorumluluk sahibi Epilepsi Driver’la karşılaşması Jarmusch için hayatının dönüm noktalarından biri oldu. Zira yönetmen 20 sene boyunca Driver’la hayatını paylaşacaktı. Driver aynı zamanda Jarmusch’un Stranger Than Paradise, Mystery Train ve Permanent Vacation filmlerinde oyunculuk da yaptı.
Permanent Vacation’ı, Stranger Than Paradise peşine düşüp takip etti ve düş kırıklığına uğramış 3 gencin New York’tan Cleveland’a yaptıkları garip yolculuğu anlatan bu film, tipik Hollywood klişelerini kırdı ve modern egemen sinema için dönüm noktası oldu. Çoğu film festivalinden ödül alan film, Jarmusch’a Cannes’da altın kamera ödülünü kazandırdı.
1986’da sonra Yaşam Güzeldir’le oskarı kucaklayacak Roberto Benigni’nin senaryosunu yazdığı ve başrolde oynadığı Coffee and Cigarettes’i izleyiciyle buluşturdu. Altı dakikalık film Saturday Night Live’da gösterildi.
Aynı sene komedi ve drama türünde bir ironiyle sinemaseverleri şaşırtıcı Jarmusch, Tom Waits, Roberto Benigni ve Ellen Barkin’li oyuncu kadrosunu bir araya getirerek Down by Law’ı çekti. Film dağıtılmış film festivallerinde dört ödül kazandı.
1989’da bir yeniden film niteliğinde olan Coffee and Cigarettes II : Memphis Version’da Steve Buscemi ile birlikte çalıştı. Benzer sene Memphis Otel’le ve Elvis Presley’le bağlantılı üç farklı hikayeyi kurguladığı Mystery Train’i çekti.
1991’de Winona Ryder’ın başrolde oynadığı ve Independent Spirit Awards’ta en iyi sinematografi dalında ödülü kucaklayan Night on Earth için kamera arkasındaydı. Taksiler ekseninde dünyanın değişik şehirlerinde benzer anda meydana gelen beş ayrı hikayeyi kesiştirdiği film, Quentin Tarantino’nun Pulp Fiction filminin müjdecisi gibiydi.
Jarmusch, 1993’te daha önce birincil ikisini kameraya aldığı Coffee and Cigarettes’ın üçüncüsü için çalışmaya başladı. Üçüncü film Coffee and Cigarettes: Somewhere in California adını taşıyordu ve Tom Waits, Iggy Pop gibi usta müzisyenler başrolleri paylaşıyordu. Yönetmen daha önce diğer bölümlerini kısa kısa çektiği tüm filmleri Coffee and Cigarettes’de biraraya getirdi. Tüm serilerin yer aldığı filmde ekstralar da vardı ve The White Stripes’tan Jack ve Meg, Cate Blanchett, Bill Murray, Steve Coogan ve Alfred Molina da oyuncu kadrosuna dahil olmuşlardı.
Yönetmen daha sonraları bambaşka bir projesini hayata geçirdi: Sons of Lee Marvin. Kurduğa gruba sanat çevresinden çoğu üne beraber çalıştığı müzisyenler Tom Waits ve Iggy Pop’un yanı sıra, Richard Bose, Nick Cave, Thurston Moore, Mickey Rourke ve Neil Young da vardı. Gruba aza olmanın bir tek koşulu vardı. O da fiziksel olarak ünlü aktör Lee Marvin’e benzemekti. Dolayısıyla kadınlar üye olamıyordu. sıkça bir araya gelip Lee Marvin filmlerini izliyorlardı. Fakat Lee Marvin’in gerçek oğlu bir gün barda tesadüfen rastladığı Tom Waits’e grubun varlığından rahatsız olduğunu açıkladı.
1995’te, 19.yüzyılda geçen, başrollerinde Johnny Depp ve Gary Farmer’ın oynadığı dead-man için kamera arkasındaydı. Film sinema eleştirmenlerince acid-western, anti-western ve pop-western biçiminde değerlendirildi ve yeniden benzersiz bir kimlik kazandı.
1997’de Neil Young’ın Crazy Horse ile çıktığı konser turunu filme aldığı “Year of the Horse” belgeselini çekti.
Ghost Dog: The Way of the Samurai (1999), Deri Minutes Older: The Trumpet (2002) filmlerinden daha sonra son olarak 2005’te Broken Flowers için kamera arkasına geçen Jarmusch, Bill Murray’le birlikte çalıştığı bu filmle Cannes’da jüri özel ödülünü kazanmıştır.
Ludvig Hertzberg’ın yönetmenle yaptığı röportajlarını kitaplaştırdığı Jim Jarmusch: Interviews’da, Jarmusch sinemasıyla ilgili şu açıklamayı yapmıştır.
Ben önce bir hikâye tasarlayıp yazmak, onu devamlılık haline getirmek ve sonra o senaryoya yerinde oyuncular yeğlemek yerine, önce karakterlere kafa yormaya başlayıp, sonradan onlar hakkında bir hikâye kurmayı ve yazmayı seviyorum. Hatta, bir vesileyle tanımış olduğum karakterlere yerinde roller düşünmeyi daha çok seviyorum. Zaten bu yüzden, işe karakterleri belirleyerek yola koyulduğumdan, diyalog ve hikâye taslakları kaleme almak benim için çok daha kolay oluyor. gerçi evvelden yazdığım metindeki hiçbir şeyi belirlenmiş saymıyorum. Oyuncularla prova yaparken ayrıca doğaçlamaya geniş bir alan tanıyorum, ayrıca de oyuncularla etkileşim sürecinde karakterlerim kendilerine diğer yollar çizebiliyor. Dolayısıyla, hikâye de süreç içerisinde kökten değişebiliyor. Hikâyesini böyle kurduğum bir filmi çektikten sonradan da yeniden geri dönüp ona bakmıyorum. Film kendi yolunda gidiyor…