Jonathan Swift
Jonathan Swift Biyografisi
İngiliz edebiyatının büyük taşlama ustalarından biri olan Jonathan Swift’in “Gulliver’in Gezileri” adlı romanı, Batı edebiyatının en çok okunan kitaplarından biridir.
Jonathan Swift, 30 Kasım 1667 tarihinde Dublin, İrlanda’da İngiliz kökenli bir aile olan Abigail Erick, Jonathan Swift çiftinin oğlu olarak doğmuştur. Babasının ölümünden sonradan dünyaya gelen Swift’i annesi önce bir sütnineye, sonradan amcasına emanet edip İngiltere’deki akrabalarının yanında döndüğü için annesiz büyüdü. Altı yaşındayken başladığı İrlanda’nın en iyi okulu olan Kilkenny College’de okuduktan sonra 1682–1686 yılları arasında Dublin’deki Trinity Kolejinde lise eğitimini tamamladı ve 1692 yılında Oxford, İngiltere‘de Hertford Koleji üniversitesinden mezun oldu.
Jonathan Swift, 1689’dan sonraki dönem için yazar ve politikacı Sir William Temple’ın sekreteri olarak çalışmıştır. Bir yana şiir, öykü de yazıyordu. En hoş şiiri olan «Bir Banyonun Masalı»nda büyük bir hiciv kabiliyeti göstermişti. İlk şiirleri ve Stella adıyla ölümsüzleştireceği, o süre Temple’ın dul kâhyasının kızı sekiz yaşında olan Esther Johnson ile tanışması da 1691 yılında gerçekleşti. William Temple’ın doğru o yılların kültürel ortamıyla ve etkin kişileriyle tanıştı ve onun teşviki ile Oxford Üniversitesi‘nde lisansüstü eğitimi yaptı.
O dönemde Swift gibi eğitimli ama geliri olmayan bir gence açık az sayıdaki meslekten birisi din adamlığı idi. Egemen edebilmek için bu mesleği seçen Swift, 1694 yılında Anglikan Kilisesi’ne girdi. Daha Sonra İrlanda’da Saint Patrick kilisesinde rahiplik yapmıştır. 1696 yılında Sir William Temple’ın evine geri döndü ve 1699’da Temple’ın ölümüne kadar kendisine anılarını ve mektuplarını yayıma hazırlamada muavin oldu.
Bu dönemde öbür mezhepten Hristiyanların kavgasını ele alan Bir Fıçının Öyküsü adlı eserini yazdı. 1704 yılında yayımladığı eserde, din alanında hoşgörüsüzlüğü, ikiyüzlülüğü eleştirmiştir. Sir William Temple’ın ölümünden sonra Dublin’e gidip önce George Berkeley‘nin yanına çalıştı, daha sonra papazlık yaparak siyasetten ve saraydan uzaktan kaldı. Aynı dönemde Stella da İrlanda‘ya taşınmış ve onun Dublin haricen olduğu dönemlerde sıklıkla evinde kalmıştır. Swift’in bu genç kızla ilişkisi bütün araştırmalara karşın aydınlığa kavuşmamıştır. Evlendiklerine dair yaygın bir söylenti çıksa da Swift, onu aşkla sevdiğini hiçbir vakit kabul etmemiş ve onunla hep yanlarında Stella’nın arkadaşı Rebecca Dingley varken buluşmuşlardı. Londra’dan Stella ve Rebecca’ya yazdığı mektuplar “Stella’ya Günlük” adıyla yayımlandı.
1701 yılında tekrar Londra‘ya döndüğünde, artık belli bir yazardı. Siyaset, din ve edebiyat alanlarında giriştiği polemiklerle etkiliydi. sıralı yayımlanan kitapları da epeyce ilgi görmüş ve parlak zekası hayranlık uyandırmıştı.
Siyasi olarak liberallerin yanında bulunan Swift, bununla birlikte kiliseye ve dine de bağlıydı. Olur Ya bu nedenle, belki de muhafazakar partinin iktidarı almasının etkisiyle, 1710`dan sonra muhafazakar Troy partisini desteklemeye ve bu partinin ileri gelenlerinin yer aldığı `The Examiner` dergisinde çalışmaya başladı. Fakat 1714‘de Troy’ların siyasi gücü azaldı ve Swift düş kırıklığı ile Dublin’e geri döndü. Bu tarihten 1745 yılındaki ölümüne kadar geçen sürede, Swift kendini İrlanda’nın sorunları üstünde çalışmaya ve yazmaya verdi.
Swift yaşamı her tarafında siyasal ve sosyal sorunlarla ilgilenmekten hiçbir zaman geri durmamış bir edebiyat adamıdır. Yazdığı şiirler yayımlandığında olumsuz eleştiriler almış, ama çağdaş İrlandalı şair William Butler Yeats’ın övgüsünü kazandığında tekrar dikkatleri çekmiştir.
Bir din adamı olan Jonathan Swift, siyasetle yakından ilgilenmiş; felsefi, siyasi, dinî konularda yergiler yazmış; İngiltere’nin baskıcı politikasına karşı birbiri ardına çıkardığı siyasi broşürlerle İrlanda‘da milli bir kahramana dönüşmüştür.
1726 yılında yayımlanan Gulliver’in Gezileri ile büyük bir galibiyet şampiyon Swift, ülkemizde de daha fazla bu eseriyle tanınır. 1726 yılında bu kitabını bastırmak için Londra’ya gitti. Eseri basıldıktan sonra her tarafta İrlanda’ya döndü. Gulliver’in Seyahatleri bireyler yerine zihniyetleri amaç alan bir taşlama yapıtından çocuk masalına, bilimkurgu türünün öncülü olmaktan çağdaş romanın öncülü olmaya dek ayrı biçimlerde tanımlanıp algılanan bir yapıttır.
Jonathan Swift’in Swift’in en başarılı romanı olarak kabul edilen ve keza insan doğası hakkında bir taşlama keza “gezi romanları” parodisi olan yapıt, İngiliz edebiyatının klasiklerinden biridir. Kitabın bir klasik olmasındaki esas neden, farklı kişilere farklı yönlerden hitap edebilmesidir.
Jonathan Swift’in “Gulliver’in Gezileri” adlı romanı, Batı edebiyatının en fazla okunan kitaplarından biridir. Dört bölümden oluşan kitabın ilk iki bölümünü içeren kısaltılmış basımları, dünya çocuk edebiyatının alışılmış romanları arasında yer almaktadır.
“Gulliver’in Gezileri” adlı romanının yazılış öyküsü de ilginçtir. Jonathan Swift, Alexander Pope, John Gay, John Arbuthnot, Henry St. John ve Thomas Parnell’in “Scriblerus Kulüp” adıyla oluşturduğu topluluğun amacı, popüler kitapların edebiyatı istismar ettiğini ortaya hazırlamak, bunu da yergi yoluyla gerçekleştirmekti. Yazarlar arasındaki işbölümünde Swift’e düzmece “gezi hikâyeleri”ni taşlamak görevi düştü. Kitapta, Avrupa’da zamanın hükümetleriyle dinler arasındaki farklara yönelik taşlamanın yanı sıra, insanın yolsuzluğa, ahlaksızlığa eğiliminin irdelenmesi ve “eski ile çağdaş”in karşıtlığı tartışması yer alır.
Dört bölümlük Guliverin Gezileri’nin son iki bölümü, özellikle de son bölümü fazla sert bir taşlamadır. Jonathan Swift, cüceler ülkesini anlattığı birinci bölümde İngiltere’de Whig’ler ve Tory’ler çatışmasını; ikinci bölümde kendisinin beğenmiş üstün Avrupa uygarlığının ve İngiliz sisteminin çürük yanlarını, üçüncü bölümde bazı sözüm ona bilimsel çalışmaları, son bölümde ise kendisini hayvanlardan üstün gören insan aklını hicvetti.
1729‘da yayımladığı “Tevazu Bir Önerge” adıyla tanıdık broşür, kaleme aldığı son önemli eseri oldu. Tam adı “A Modest Proposal fro Preventing the Children of Poor People from Being a Burden to theri Parents of the Country (Yoksul Kişilerin Çocuklarının Esas Babalarına ve Ülkeye Yük Olmalarını Alıkoymak için Tevazu Bir Önerge) olan bu eserde İngiltere’nin, İrlanda’yı negatif etkileyen ticari uygulamalarını hicvetti. O dönemde dinsel veya idareli konularda ayrıntılı öneriler yayımlayan “tasarıcı” denen şahısların parodisini yaptığı kitapçıkta Swift, son derece sağduyulu bir öneriyi, en ağırbaşlı biçimde ileri sürercesine, İrlandalı fakir çocukların pişirilip yenmesini önerir.
İngiliz edebiyatının en büyük kara espri ustalarından biri olan Jonathan Swift, amacının insanları aklında bulundurmak değil, onları bezdirmek olduğunu ifade eder. Koşullara ve amaçlarına kadar değişen, dürüst yerde içten sözcükler olarak özetlediği, değişken bir biçemi vardır. İroniyi kullanmadaki ustalğıyla, değişik okur tiplerine hitap etmekle beraber, okuru yer yer tuzağa da düşürür. Düz yazıda olduğu değin, şiirde de başarılıdır ve 20. yüzyıl yazarlarından James Joyse, Aldous Huxley ve George Orwell üzerinde kayda değer etkisi olmuştur.
Belirgin bir zekânın bütün izlerini içeren Jonathan Swift’in denemeleri, tarih ve felsefeyle, özellikle Aydınlanma düşüncesiyle ilgilenenler açısından farklı bir siklet taşır.
Yaşama aleyhinde küskünlüğü, kötümserliği gittikçe yoğunlaşıp sağlığı bozulan Jonathan Swift, son üç yılını en ince ayrıntısına kadar delirmiş olarak geçirdi. Jonathan Swift, 9 Ekim 1745 tarihinde Dublin, İrlanda’da 78 yaşında ölmüştür. 1716 yılında ölen Stella’nın St. Patrick Katedrali’ndeki mezarının yanında gömüldü.
Jonathan Swift mal varlığını akıl hastalarına vasiyet etmiş; mirasıyla 1747’de us hastanesi kurulmuştur.
Bazı Kitapları :
1704 – The Battle of the Books (Kitapların Savaşı)
1704 – A Tale of Tub (Bir Fıçı Öyküsü)
1724 – The Drapier’s Letter (Kumaşçının Mektupları)
1726 – Güliver’in Gezileri
1729 – Tevazu Bir Teklif
Jonathan Swift sözü:
– Dünyaya gerçek bir deha geldiğinde onu şu işaretten tanıyabilirsiniz. Tüm ahmaklar ona karşı birleşmişlerdir.
– Bir şeyi istediğimiz vakit daima onun çekici yanlarını görürüz, onu elde ettikten daha sonra da hep kötü yanlarını buluruz.
– Kitaplar zekanın çocuklarıdır.
– Burada, kaba haksızlıklar aleyhinde kalbi paramparça olan biri yatıyor… (Mezartaşından)
– Çok artı alışkanlık, çok az bağımsızlıktır.
– İnsanları; içine us yürüterek girmedikleri bir durumdan, fikir yürüterek çıkaramazsınız.
– Herkes uzun yaşamak ister, lakin hiç kimse yaşlanmak istemez.
– Hiç sorgulamadığı şeylerden nedeniyle insanları denetlemek faydasız bir girişimdir.
– Fakat birbirimizden nefret edilen şey etmeye yetecek kadar dindarız; birbirimizi sevmeye yetecek dek değil…
– Düş gücü yüksek olan insanlar bayağı insanların göremediklerini görürler.
– İnsanlar, müteşekkir oldukları ölçüde intikam beslerler.
– Birbirimizden nefret etmeye yetecek kadar dinimiz var, fakat birbirimizi sevmeye yetecek kadar değil.
– Hastalıkla ilgili fazla artı kitap okuyan bir insan, günün birinde bir dizgi hatasından ölebilir.
– İnsanın kızması, başkalarının hatalarının intikamını kendinden alması demektir.
– Hakiki bir dehayı tanımak hiç zorlama değildir. Dünyanın tüm mankafaları ona karşısında birleşirler.
– Vizyon, görünmez şeyleri görme sanatıdır.
– Eğer Tanrı zenginlikleri kıymetli bir şey saysaydı, onları böyle fena insanlara vermezdi.
– Bir insan kendisine karşın eleştirilere karşı üç tutum alabilir: Eleştirileri hor görebilir; benzer eleştirilerle karşılık verebilir veya eleştirilmesine hiç fırsat vermeden yaşamaya çalışabilir. Birincisi genel olarak sahte bir tavır olmanın ötesine geçemez, sonuncusunu kullanmak adeta olanaksızdır; evrensel olarak kabul gören tatbik ikincisidir.
– Bir yazan, gelecekle ilişkisi açısından kendisini nasıl konumlandırması gerektiğini bilmek istiyorsa, eski kitaplarda neleri bulup neleri bulamadığını düşünmeli: Bilmeyi isteyip de buldukları neler ve nelerin anlatılmamasına hayıflanıyor?
– Bir adam kendisiyle benim arama belli bir mesafe koyduğunda, ikimizin de birbirimize eşdeğer uzaklıkta olduğumuz fikri beni rahatlatıyor.
– Hiçbir akıllı adam, daha genç olmayı istememiştir.