Ö

Oktay Rıfat

Oktay Rıfat Biyografisi

Türk şair, roman ve oyun yazarı, avukat. Cumhuriyet sonrası Türk edebiyat tarihinin gelişmesinde ve şiirinin yenilenmesinde büyük etkisi olan “Birinci Yeni Akımı“nın (Garip) kuramcılarından, “İkinci Yeni Akımı“nın ise öncülerinden biridir. Türkçeyi kullanım kabiliyeti, açık sözlü ifadeleri, kesintisiz bir devinme içinde yenilenen çalışmaları ve yapı farklılık arayışıyla, modern Türk edebiyatını içten etkileyen ve ona yön veren şairlerden biri olmuştur.
Oktay Rıfat Horozcu, 10 Haziran 1914 tarihinde, Trabzon‘da dünyaya geldi. Babası Samih Rıfat Horozcu, eski Maarif Vekaleti Telif ve Tercüme Azası, Türk Dil Kurumu‘nun ilk başkanı, eski Konya valisi ve Oktay Rıfat’ın doğumu esnasında da Trabzon valisiydi. Çoğu değerli eseri Türkçeye çevirmiş, saygın bir dilbilimci olan babası, şiirler kaleme alıyor, bununla birlikte musiki ile de ilgileniyordu. 1848 yılı sonrası Osmanlı İmparatorluğu‘na sığınmış olan dedesi Macar Ali Rıfat Bey ise, Türk edebiyat tarihindeki birincil operalardan biri olan “Bülbül“ün bestecisiydi. Böylesine edebiyat ve sanatla içiçe bir aileden gelen şair, hemen şimdi ufak yaşlarda enerjik bir edebi yeteneğe sahipti.

1925 yılında, orta öğrenimine Ankara Erkek Lisesi’nde başlayan Oktay Rıfat, liseyi de benzer okulda okudu. İlerleyen yıllarda, Türk edebiyat tarihinin bir dönemine damgasını vuracak olan “Garip Akımı“nı birlikte başlatacağı arkadaşları, Melih Cevdet Anday ve Orhan Veli Kanık ile burada tanıştı. Okuldaki birçok sanatsal faaliyete birlikte katılan gençler, yurttaki son yazınsal gelişmeleri yakından peşine düşüp takip ediyor ve sürekli sanatsal söyleşiler yapıyorlardı. Üçü de birincil şiirlerini bu dönemde kaleme almışlar ve bunları yayımlayacak bir mecra arayışına girmişlerdi. Bu noktada yardımlarına, edebiyat öğretmenleri olan ünlü şair Ahmet Hamdi Tanpınar koştu. Halil Vedat Fıratlı ve Yahya Saim Sinanoğlu gibi eğitmenlerinin de desteğiyle, mektep kooperatifinden somut yardım alarak, “Sesimiz” adlı bir dergi yayımlamaya başladılar. Bu dönemlerde, edebi kişilikleri, üslupları bütün oturmayan genç şairler, genellikle hece veznini kullanıyorlardı.

1932 yılında liseden mezun olan Oktay Rıfat, yüksek öğrenimine, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde devam etti. aynı zamanda, en büyük tutkusu olan yazmaktan hiçbir süre vazgeçmedi. 1936 yılında üniversiteden mezun oldu. Benzer sene, şairin edebi görüşlerini, şiirde biçim ve kural anlayışını bütünüyle yansıtan ilk şiirleri, “Varlık” dergisinde yayımlanmaya başladı. Eserleriyle aynı dergide bulunan Melih Cevdet ve Orhan Veli’yle birlikte, şiirde yenilenmenin gereğini savundular ve kalıplaşmış biç tekniği geliştirdiler. Bu dergiyle sesini duyuran başkaldırışları, dalga dalga yayılacak, 40’lı yıllardan daha sonra yeni ve ayrı bir edebi akım haline gelecekti.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Osman Gökçek

Şair, 1937 yılında, Maliye Bakanlığı göre açılan doktora burs sınavını kazanarak, Paris‘e gönderildi. Burada üç yıl Siyasal Bilgiler okuyan Oktay Rıfat, II. Dünya Savaşı‘nın patlak vermesi nedeniyle, doktora tezini tamamlayamadan, 1940 yılında yurda geri döndü. Fransa‘da geçirdiği yıllarda, şiirde egemen düşünceleri ve yalın söylemleri savunan, yeni Fransız edebiyat görüşlerinin etkisi aşağıda kaldı. Kendisi de, aynı görüşleri paylaştığı yakın arkadaşlarıyla birlikte, Türk şiirinin bundan böyle geniş ufuklara açılması ve yenilenmesi gereği üstünde durdu; ağır sanatsal ifadeler taşıyan, halktan uzaktan, elit yaşantıları ve özentili aşkları konu bölge şiirleri, şairleri ve akımları eleştirdi. Dolayısıyla, kendi düşünsel ve sanatsal görüşlerine yakın bulduğu Fransız şiirinden ilham bölge Oktay Rıfat, yurda dönüşünden sonradan, bu konuda daha faal bir tutum ve eylem içine girmeye karar verdi.

1941 yılında, Melih Cevdet ve Orhan Veli’yle birlikte, lokal edebiyat çevrelerinde büyük sansasyona ve tartışmalara sebebiyet verecek olan “Garip” adlı şiir kitabını yayımladılar ve Cumhuriyet sonrası Türk edebiyat tarihinde, “Garipçilik Akımı” (“Birinci Yeni Hareketi” olarak da bilinir) adlı yeni ve modern bir akımı başlattılar. Şiirde alışılagelmiş, geleneksel kuralları yok sayan bu “Yeni Şiir” akımı, dilde sadeliği, söylemde özentisizliği, biçimde serbestliği ve konuda basitliği vurguluyordu. Sanatın toplum için yapılması gerektiğini ifade ediyor; gündelik hayatın da yalın bir dille satırlara yansıtılabileceğini gösteriyor vedu. Aruz ve hece ölçüsü gibi ölçüsel kalıplardan bağımsızlaşan bu yeni sosyal şiir anlayışı, dönemin edebiyat çevrelerince epey tartışılır hale gelmiş; dergi sütunlarında karşılıklı atışmalara sahne olmuştu.

Oktay Rıfat, bu yeni görüş açısıyla kaleme aldığı birincil şiirlerinde, romantizmin doruklarında, enerjik aşk temaları işledi; toplumsal ve kentsel yaşamın ironilerinden, lirizmden uzakta bir söylemle bahsetti ve genellikle maddi temalar üzerinde durdu. Zinde ifade tarzını, masal ve tekerlemeler kullanmak suretiyle pekiştirdi. 1945 yılında yayımlanan “Yaşayıp Vefat Etmek, Aşk ve Aylaklık Üstüne Şiirler“, “Güzelleme” ve “Az Çok” adlı şiir kitaplarında, banal insanların sıradan hayatlarından kesitler sunmuş; onların duygu ve düşüncelerini, espri ve komedi unsurlarından yararlanarak satırlara dökmüştü. Bu yıllarda şiirleri, Aile (1947), Orhan Veli kadar çıkarılan Yaprak (19491950) ve Yeditepe (19511957) gibi dergilerde yayımlandı.

Paris dönüşü gerçekleşen bu yazınsal ve düşünsel faaliyetlerinin yanı sıra, bir süre Maliye Bakanlığı’nda devir yapmasının arkasından, Matbuat Umum Müdürlüğü’nde (Basın Yayın Genel Müdürlüğü) çalıştı. Sonrasında ise, yeniden Ankara’da bağımsızlık avukatlık yapmaya başladı. 1954 yılında kaleme aldığı ve toplumsal sorunlara eğildiği, “Karga ve Tilki” adlı şiir kitabıyla, Yeditepe Şiir Ödülü’nün sahibi oldu. 1955 yılında ise, istanbul’a taşınarak avukatlık mesleğine burada devam etti.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Orhan Boran

aynı zamanda epeyce iyi bir sanatkâr olan Oktay Rıfat’ın, edebiyat ve sanat yaşamında birincil dönemi sayılan Garip hareketinin peşinde, 1955 yılında yayımladığı “Perçemli Sokak” adlı, önsözü hayli tartışmaya neden olan kitabı ile, “İkinci Yeni” adı bahşedilen, yeni bir şiir anlayışına yöneldi. Paris’te bulunduğu zaman içerisinde, yakından tanınma fırsatı bulduğu Fransız şairlerin “gerçeküstücü” şiir yaklaşımına kaymaya başladı. Anlamı net olmayan, imgeci, görünmeyen ve yoruma açık bir üslup edindi. Bu yeni tarz şiirlerinde, geniş sözcük haznesini etkileyici bir şekilde kullandı ve Türkçenin ses zenginliğini ustalıkla satırlara işledi. Gündelik hayatı, insan ilişkilerini, yaşanmışlıkları, birer resim karesi edasında tasvir ederek, okuyucunun gözüne birtakım görüntüler getirmeye çalışarak, sanatçı yönünü de açığa çıkardı. Kurgusu kolay, fakat itinalı ve hassas anlatımıyla, şiiri topluma yakınlaştırmaya çalıştı. böylece, sık sık ahali edebiyatından söylemler kullandı. Her ne değin sisteme yönelttiği eleştirel gösterme açısını bazı şiirlerinde fazlaca açığa çıkarsa da, hiçbir süre üzüntülü olmadı. Tersine, yaşama olan keyifli sevdasını yoğun şekilde hissettirdi. Benzer tarzda kaleme aldığı “Aşk Merdiveni” adlı şiir kitabını, 1958 yılında yayımladı. Yazın çalışmalarının yanı sıra, İstanbul’da bağımsızlık olarak sürdürdüğü avukatlık mesleğine, 1961 yılından itibaren Devlet Demir Yolları‘nda devam etti.

1960‘lı yılların başlarında, “Latin Ozanlarından Çeviriler” ve “Yunan Antologyası” gibi, Latin ve Yunan ozanların mitoloji kitaplarının Türkçe çevirilerini yapan ünlü şair, dönemin lokal ve uluslararası, toplumsal, idareli ve politik gelişmelerinin etkisi aşağıda kaldı. bununla beraber, çevirdiği kitaplardaki mitolojik kahramanlarla toplumsal sorunlar arasında ilişikler kurdu. Bu dönemde, genellikle sosyal sorunlar, emekçilerin hakları ve sistemsel karmaşalar ile ilgili düşüncelerini satırlara döktü. Özellikle, 1966‘da çıkan “Elleri Var Özgürlüğün” adlı şiir kitabında bu düşüncelerinin epeyce artı etkisi görüldü.

Somuttan soyuta, gündelik hayattan sosyal konulara geçiş yapan Oktay Rıfat, 1969 yılında yayımladığı, “Şiirler” adlı kitabıyla, edebiyat hayatında üçüncü ve son dönemine girdi. Bu kitapla, Türk Dil Kurumu Şiir Ödülünü almaya bedel görülen artist şair, son döneminde, toplumsal sorunların yanı sıra, tarih, doğa ve evren gibi konular da işledi. “Çobanıl Şiirler” (1976), “Bir Cigara İçimi” (1979) ve “Denize Doğru” (1982) öncekinden bambaşka şekilde işlediği konulara birer örnektir. Şiirle birlikte, tiyatro oyunu ve roman gibi düzyazı çalışmalarına da ağırlık verdi. Bir Takım uzun şiirlerini de, devamlılık tadında, düzyazıya aynı şekilde kaleme aldı. Tarzını, biçimini ve yazın anlayışını adamakıllı belirginleştirdiği, dili ve kelimeleri kullanmada ustalaştığı bu son döneminde, şiirin kuramsal karakteri üzerine de kitaplar yazdı.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Orhan Hançerlioğlu

1980 yılında, “Bir Cigara İçimi”yle Sedat Simavi Vakfı Ödülü’nü aldı. “Oyun İçinde Oyun“, “Zabit Fatma’nın Kuzusu“, “Atlar ve Filler“, “Yağmur Sıkıntısı“,”Kadınlar Arasında“, “Birtakım İnsanlar” ve “Çil Horoz” oyunlarının her biri tiyatroda sahnelendi. “Kıskançlar” adlı oyunu ise, Melih Cevdet’le birlikte kaleme aldı. Bu eserlerindeki kahramanların pekçoğu, toplumun değişik kesimlerini sembolize ediyordu ve tarz olarak birbirlerinden çok farklıydılar. “Bir Kadının Penceresinden” adlı ilk roman çalışmasını, 1976 yılında yayımlayan Oktay Rıfat, 1980’de çıkardığı “Danaburnu” kitabıyla, Madaralı Roman Ödülü’nün sahibi oldu.

Fransızca öğretmeni ve Türk Dil Kurumu Tercüme Bürosu’na uzun vakit hizmet vermiş, Fransızca çevirmeni Sabiha Rıfat‘la evlenmiş olan Oktay Rıfat, 1973 yılında, Devlet Demir Yolları’nda birinci alan avukatıyken, emekliye ayrıldı. Bu dönemde de yazmaya devam etti ve fazla başarılı eserler koydu. Ölmeden önceki son eseri olan “Yağmur Sıkıntısı” adlı tiyatro oyununu tamamlamasının arkasından, 18 Nisan 1988 tarihinde, İstanbul’da hayata veda etti. Yaşamı her tarafında çoğu ödüle layık görülen Oktay Rıfat, çağdaş Türk şiirinin en manâlı isimlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

ESERLERİ:

ŞİİR:

Garip 1941 (Orhan Veli Kanık ve Melih Cevdet Anday’la)

Yaşayıp Vefat Etmek, Aşk ve Boşluk Üzerine Şiirler 1945

Güzelleme 1945

Aşağı Yukarı 1952

Karga ile Tilki 1954

Perçemli Sokak 1956

Aşık Merdiveni 1958

Elleri Var Özgürlüğün 1966

Şiirler 1969

Yeni Şiirler 1973

Çobanıl Şiirler 1976

Bir Cigara İçimi 1979

Elifli 1980

Denize Içten Hitabe 1982

Dilsiz ve Çıplak 1984

Koca Bir Yaz 1987

ROMAN:

Bir Kadının Penceresinden 1976

Danaburnu 1980

Bay Lear 1982

OYUN:

Birtakım İnsanlar 1961

Kadınlar Arasında 1966

Yağmur Sıkıntısı, Toplu Oyunlar 1988

ÖDÜLLERİ:

1955 Yeditepe Şiir Ödülü “Karga ile Tilki” kitabıyla

1970 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü “Şiirler” kitabıyla

1980 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü “Bir Cigara İçimi” kitabıyla

1981 Madaralı Roman Ödülü “Danaburnu” romanıyla

1984 Behçet Necatigil Şiir Ödülü “Dilsiz ve Çıplak” kitabıyla

Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı