Recep Yazıcıoğlu
Recep Yazıcıoğlu Biyografisi
Recep Yazıcıoğlu, 2 Haziran 1948 da Trabzon’un Sürmene ilçesi Yılmazlar köyü Köprübaşı’nda doğmuştur. İbişoğulları’ndan müftü Mustafa ve Fatma Yazıcıoğlu çiftinin ilk çocukları olarak dünyaya kazanç. 5 kardeştirler.İlkokulu Köprübaşı’nda okur. Recep Yazıcıoğlu’nun İlkokuldan derslik arkadaşı Adnan Kahveci’dir. Babası müftü olduğu için tayini Muğla Milas’a çıkar, oraya giderler.Orta okulu ve liseyi Milas’ta okur. Ankara Hukuk Fakültesi’ni kazanır.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tamamladıktan sonra 1968’de Okumuş’a maiyet memuru (kaymakam vekili) olarak atandı. Altı ay her tarafında ildeki bütün kurumlarda ödev yapar. Mevzuatları inceler. Neler yapıldığını, müdürlerin nasıl çalıştığını, memur psikolojisini öğrenmeye çalışır. İlk meslek, ilk deney, ilk atama her röportajında dile getireceği bir şeyi öğretir ona: “Bürokrasi hastalığı.” Halka karşısında sert almak, halka tepeden görmek, işi yokuşa sürmek, vatandaşı engellemek, bugün git yarın gel anlayışı yani. Bürokrasi hastalığına karşı belki o zamanlarda bir nefret edilen şey uyanır içinde. Oysa daima “Bu sistem değişmeli” der Yazıcıoğlu. Ona tarafından bürokrat halka karşısında yok, devlete karşı sorumludur. O dönemlerde yaptığı çıkışlarla öbür olacağının sinyallerini verir genç kaymakam vekili: “Her şeyin devletten beklenmemesi gerektiğini söylüyordu. Onun derdi sistemleydi. Defalarca bu sistem değişmeli derdi. Çünkü sistem değişirse, Türkiye değişecekti.”
Türkiye onu, sisteme, bürokrasiye, herzamanki devlet anlayışına aleyhinde sert çıkışlar yapan, sözünü esirgemeyen biri olarak tanıdı. Çvalisinin ismini bilmezken, onu tanımayan yoktu az kalsın. Çünkü o hep halkın içinde, halkla birlikteydi. Kâh dağ başında, kâh valilik makamında, kâh azgın Fırat sularında. Ekip elbiseyle gezdiği o kadar görülmezdi. Bir tişört ve şorttu en sevdiği kıyafeti. Aykırılığı dek, olmaz denilen projelere imza atmasıydı onu bilinir kılan.
1975 yılında da asteğmen olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığında askerlik görevini yaptı.
Kişiliği ve görev yaptığı bölgelerde halka olan yakınlığı sebebiyle, sıradışı fikirleri ve enerjisiyle, hem farklı görüşleriyle Süper Vali olarak anıldı.
Alaca Kaymakamı iken birincil kere makam odasına “Kapıyı vurmadan girin” biçiminde bir yazı asar. Insanlar ilk olarak böyle bir şeyle karşılaştığı için kapının boyalı olduğunu zanneder. Yazı, uzun süre kapıda asılı kalınca cümbür cemaat anlar kaymakamın niyetini.
1971-1984 yılları aralarında sırasıyla Kalkandere, Bahçe, Hamur, Ayvacık, Kırıkhan, Alaca,Akçakoca ilçelerinde kaymakamlık görevinde bulundu. Daha Sonra da Recep Yazıcıoğlu, 14 Mayıs 1984 – 31 Temmuz 1989 Tokat Valisi, 14 Ağustos 1989 – 19 Ağustos 1991 Aydınlatılmış Valisi, 19 Ağustos 1991 – 2 Ekim 1999 Erzincan Valisi, 26 Eylül 1999 – 30 Ocak 2003 Merkez Valiliği’ne, 20 Şubat 2003 – 8 Eylül 2003 Denizli Valisi görevlerinde bulunmuştur.
Hakkında anlatılanlar dönemin başbakanı Turgut Özal‘a kadar ulaşır: “Başbakanlık müsteşarı Hasan Celal Güzel, Özal’a “Tam istediğiniz biri” diye tanıtmış kaymakam beyi. Özal da “O süre git çalışmalarını izle, bana haber ver” demiş. Hoş, Ankara’ya döndüğünde kaymakamın çalışmalarını heyecanla anlatır Başbakan’a. Özal’ın direktifi ile valiler kararnamesine alınır Recep Yazıcıoğlu. Ama dönemin cumhurbaşkanı Kenan Cihan “yaşı minik’ diyerek itiraz eder duruma. Recep Yazıcıoğlu’nun vali olması kararı Köşk’le krize niçin olur. Aradaki buzlar ama altı ay daha sonra erir. Sonunda 36 yaşındaki Recep Yazıcıoğlu, Türkiye’nin “en genç valisi” olarak Tokat’a atama edilir.
Önceleri tepki belirten, çekinenler, sonraları onu takdir etmeye, kente can veren vali olarak anmaya başlar. Tahsis yaptığı yıllar Tokat’ın altın yılları olarak tanımlanır. Karakola ?pembekol’ demesi, kola yerine süt için kampanyası, kepek ekmeğini önermesi onu dikkat çeken ad yapar. Yaptıkları Devlet Tasarlama Teşkilatı’na model, üniversitelere ise doktora tezi olur.
Sıra dışı, efsane, süper vali isimlerinin arasına valiliği döneminde “Dördüncü Murat” lakabı da eklenir. Resmî dairelerde belirlenmiş saat ve yerler dışarıda sigara, çay ve kahve içmeyi, kahvehanelerde kâğıt ve okey oynamayı yasaklar. Bu yasaklanmış ve sınırlamaların yanında üstelik bildiri yayımlar kentte. İçkili yerlerde birey başına bir küçük şişe rakı ya da üç şişeden pozitif bira içilmeyeceğini duyurur. bu nedenle Tokat’ta adı artık Dördüncü Murat Recep Yazıcıoğlu’dur. Oysa kendisine atfedilen bu lakap, diğer isimlerinin yanında onu pek memnun etmez.
Hürriyet’in “Dördüncü Murat” başlığıyla yayımladığı haber uzun vakit canını sıkar valinin: “Ben Dördüncü Murat değilim. 20. yüzyılda Dördüncü Murat’ın işi ne? Keza o içkiyi yasaklamış, kendisi içmiş, ben içmiyorum fakat. Ben halkın sağlığını düşünüyorum.” diye hayıflanır eşine. O gün eve geldiğinde suratı asıktır. Eve gelen telefonlar ise dürüst bir iş yaptığının göstergesidir: “Zile’den hanımlar arayıp valinin elini öpmeye, ona teşekkür etmeye geleceklerini söylediler. Aylardır kocalarının eve uğramadığını, yasak bir uçtan bir uca eve gelmeye, çocuklarıyla ilgilenmeye başladıklarını anlattılar. Bu, onu çok sevindirdi.” Tokat’ta kısa sürede yaptığı hizmetler yılın bürokratı unvanını kazanmasını sağlar. Evinin başköşesini süsleyen bu ödülün altında verilme nedeni olarak şöyle yazar: “Türkiye’nin en genç valisi olmasına rağmen Tokat’ta döneminde yapılan ilkokul ve sıhhat ocağı sayısının Cumhuriyet döneminden pozitif olması!”
Erzincan’da yapmak istediği iki büyük gerçek dışı vardır valinin. Birisi senelerdir siyasilerin gelip gidip nutuk attığı, oysa 30 yılilçesini İç Anadolu’ya bağlayan, Ankara ile arasındaki mesafeyi 220 kilometre kısaltan Taşyol. Keban Barajı‘nın yapımı sebebiyle Fırat Nehri’nin köprüyü yutması, ulaşımın 30 sene her tarafında araba vapuru ve salla yapılmasına niçin olmuştu. Köprünün olmaması 23 köyün bağlantısının kopmasına, buralarda terör olaylarının artmasına yol açmıştı. Ve göl kenarında doğum yaparak ölenler, hastaneye yetişemeyip hayatını kaybedenler… bu nedenle köprü, keza Erzincan’ın hem de valinin hayatının projesi anlamına geliyordu. Ancak devletin 30 yıldır yapamadığı bu inşaatı yerine getirmek onun için de basit olmayacaktı. Fırat’ın iki yakasını birbirine bağlayan Başpınar Köprüsü, 22 köyün çeyrek yüzyıllık hasretini bitirir. Vali köprünün yerine yerleştirildiği üç gün baştan başa oradan ayrılmaz.
Vali Yazıcıoğlu, Erzincan için hayal ettiği çoğu projeyi hayata geçirir. Devletin “olmaz” dediği işleri oldurur. Daha fazla meslek yapmaya, daha çok proje üretmeye çalışır. O dönemler emniyet müdürlerinin vali olarak atanması birazcık kızdırır Vali Yazıcıoğlu’nu. “Polisten vali olmaz” diyerek tepkisini gösterir Ankara’ya. Ancak sert çıkışları Ankara’yı yeniden rahatsız eder: Terfi etmesi beklenirken 9 sene görev yaptığı Erzincan‘dan merkez valiliğine alınır Yazıcıoğlu.
2 Eylül 2003’te Eskişehir-Ankara Yolu üzerindeki Temelli Olarak Belediyesi yakınlarında geçirdiği trafik kazası sonucunda olaydan 2 gün sonradan nebati hayata girerek 8 Eylül 2003 tarihinde hayatını kaybetti.
Günümüz romancılarından Ayşe Kulin’in Köprü isimli romanı O’nun yaşantısından yola çıkarak yazılmıştır.
Recep Yazıcıoğlu, 1967 de Meryem Yazıcıoğlu ile evlenmiştir. Üç çocuğu vardır.