SŞ

Salvador Dalí

Salvador Dalí Biyografisi

İspanyol sanatkâr. Gerçek adı Salvador Domingo Felipe Jacinto Dalí y Domènech‘tir. 20. yüzyılın en manâlı ressamlarındandır. Dali, sürrealizmin tanınmasında ve toplum içinde yaygınlaşmasında maksimum payı olan sanatçıdır. Zira sanatı herzamanki anlayışın dışına çıkarmış, dehasını yaratıcılığının sınırlarını zorladığı yapıtlarına yansıtmıştır. Sigmund Freud‘un yazılarından etkilenerek sanatını sürrealizmle temellendiren Dali, “Eleştirel Paranoya” adını verdiği yaklaşımı ortaya koymuş ve bu yaklaşımla oluşturduğu eserlerle dünyanın en başarılı sürrealist ressamı olmuştur. Sanat tarihinde çığır açan ressamın en fazla aşina eseri 1931‘de tamamladığı The Persistence of Memory‘dir.
11 Mayıs 1904‘te Figueres, Catalonia, İspanya‘da dünyaya geldi. O doğmadan dokuz ay önce menenjit nedeniyle hayata gözlerini yuman ağabeyinin adı da Salvador’du ve anne babası ağabeyinin Salvador’un bedeninde her yerde dünyaya geldiğine yani reenkarnesi olduğuna inanıyorlardı. Dali daha sonraları bununla ilgili olarak şunları söyleyecekti: tirnak-sol.gifspacer.giftirnak-sag.gifDoğar doğmaz tapınılan bir ölünün bacak izlerinden yürümeye başladım. Beni severken hala onu seviyorlardı gerçekte. Belki de benden fazla onu.. Babamın sevgisinin bu sınırları yaşamımın birincil günlerinden itibaren çok büyün. Bu farkındalıkla yaşamakta zorlanan Dali’nin bütün davranışları ailesinin dikkatini sürüklemek üstüne odaklıydı. Dali’nin kızkardeşi Başlıca María‘nın da dünyaya gelmesi durumu değiştirmedi. Süre geçtikçe farklılığını açıklama etme ricası daha dayanılmaz hale geliyordu.

Çocukluğunda, ileride FC Barcelona futbolcularından olacak Sagibarbá ve Josep Samitier‘le çok iyi arkadaş olan Dali, Cadaqués‘te geçirdiği tatillerde iki arkadaşıyla futbol oynamayı çok seviyordu.

1916‘da fotoğraf okuluna kaydolan Dali’nin bir yıl her tarafında yaptığı karakalem çalışmaları babasının desteğiyle evlerinde sergilendi. İlk devlete ait sergisi ise 1919‘da Figueres’teki Municipal Theater‘da açıldı. Dali’nin öğretmeni iyi bir ressam olan Juan Núñez‘di. Dali, Catalan empresyonist ve realistlerini tanıdıktan sonradan kübizm akımını ve Juan Gris‘i de keşfetti.

Dali 1921‘de annesini göğüs kanserinden kaybettiğinde hemen şimdi 16 yaşındaydı. Bu büyük travmanın üstesinden güçlükle gelmeye çalışan Dali’nin babası, merhum eşinin kız kardeşiyle evlendiğinde, bilinenin aksine Dali bu duruma içerlemedi. Zira teyzesine de oldukça düşkündü. Dali, Figueres Belediyesi Sanat Okulu’nda eğitim gördüğü dönemde Miguel Angel, El Greco, Velazquez, Leonardo, Goya ve hayran olduğu öteki ressamların makalelerinin yer aldığı ‘Studium‘ dergisinde de çalıştı.

1922‘de Madrid‘e taşınıp, San Fernando School of Fine Arts‘a kaydolan Dali, burada gerçekleştirdiği kübist çalışmalarıyla büyük alaka gördü. Hayatı boyunca etkileneceği dadaist akımıyla da o yıllarda tanışan Dali, şair Federico Garcia Lorca ve film yapımcısı Luis Bunuel‘le yakın arkadaştı. Okulda onu sınava natürel tutacak yetenekte kimsenin olmadığını söylediği için yönetimle arası açılıp, final sınavlarından çok kısa bir vakit önce okuldan atılan Dali, Basket of Bread isimli çalışmasında dehasını ortaya koymuştu. O yıl Paris‘e ilk ziyaretini gerçekleştirdiğinde Pablo Picasso‘yla tanışma fırsatı bulan Dali, ressamdan fazla etkilendi ve bu etkilenimleri o dönemde yaptığı çalışmalarına da yansıdı.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Serhat Özcan

Resimdeki yeteneği açtığı sergilerle tescillenen ve Barcelona‘da büyük alaka gören Dali, ilgilendiği akımları ara sıra tek tek bazen de tümünü kombine ederek resimlerinde kullanıyordu. Daha fazla avantgard ve denek bir tarzı olsa da fotoğraf sanatının temelleriyle de ilgileniyordu. Abartılı bıyığı Dali’nin karakteristiklerinden biri olmuştu, zira Dali maddi görünüşü itibariyle 17. yüzyıl İspanyasının en manâlı ressamlarından biri olan Diego Velázquez‘tan oldukça etkilenmişti. Günlük yaşamı; entelektüel bir söylemin ve lüks bir yaşamın çevresinde dönen ressamın, kadınlar pek ilgisini çekmiyordu. Oysa bu şart kısa bir zaman sonra değişecekti.

1929‘da film yapımcısı arkadaşı Luis Buñuel’le birlikte Un chien andalou isimli birincil gerçek üstü kısa film için karşılıklı bir alıştırma yürüttü. Aynı sene sürrealist şair Paul Éluard‘ın eski eşi Gala‘yla tanışan Dali, onunla büyük bir aşk yaşamaya başladı ve o andan itibaren Gala; Dali için bir âşık, bir dost, esin perisi ve resimleri için de model oldu. O yıllarda oldukça önemli profesyonel sergiler açan Dali, yaratıcılığıyla büyük övgü alıyordu. En kayda değer çalışmalarından biri olan The Persistence of Memory isimli tablosunu 1931’de tamamlayan Dali, 1929 yılından itibaren birlikte yaşadığı Gala’yla 1934‘te dünya evine girdi. Tarihçi Alexandre Deulofeu‘yla da o yıllarda tanıştnda Paris’te katılmış olduğu sürrealist hareketten, kısa bir vakit sonra dik başlılığı ve asi kişiliği sebebiyle dışlanan Dali, bu süre içinde kendisini sürrealizmin en büyük temsilcilerinden biri haline getirecek olan Büyük Mastürbasyoncu, Seksapel Gösterme ve Acıklı Oyun isimli eserlerine imza attı.

Yeniden 1934’te tablo alıp satan Julian Levy tarafından Amerika‘ya tanıtılan sanatkâr, New York‘ta da bir sergi açtı. Birkaç İspanyol entelektüelle birlikte İspanyol Sivil Savaşı‘ndan sonra başa geçen Francisco Franco‘yu destekleyen Dali, gerçeküstücü arkadaşlarınca minik burjuvaya dönüşmekle suçlanır olmuştu. Bununla ilgili;

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Sumru Yavrucuk

tirnak-sol.gifspacer.giftirnak-sag.gifBeni Marksizm bir tutam bile ilgilendirmiyordu. Politika bir kansere benziyordu.açıklamasını yapan Dali, politik görüşüyle ilgili olarak daha önce de şunları söylemişti: tirnak-sol.gifspacer.giftirnak-sag.gifdaima anarşist ve bununla birlikte da monarşisttim. defalarca burjuvaziye karşıydım ve hala da öyleyim. Gerçek kültürel devrim monarşist prensiplerin restoresiyle mümkündür.

1936‘da Londra‘da Stefan Zweig onu Sigmund Freud’a tanıttı ve aynı yıl New York Moma’da “Fantastic Art, Dada and Surrealism” sergisine katıldı. Sergiye dalgıç kıyafetleri içinde ve tasmalarından tuttuğu iki tazıyla gelmesi Dali’nin insanın hakiki bir hayal dünyası yaratması ve bunu yaparken aklını kontrol aşağı tutup iradesini bilinçli olarak bir vakit askıya alması gerektiğiyle ilgili düşüncelerini de destekler nitelikteydi. Dali sonradan Time dergisine kapak oldu.

İkinci Dünya Savaşı başlar başlamaz eşi Gala’yla birlikte Amerika’ya dışarı giden Dali, 8 yıl boyunca orda yaşayacaktı. 1942‘de otobiyografisi The Secret Life of Salvador Dalí‘yi yayınladı.

Virginia, Pebble Beach, California ve New York St. Regis Hotel‘de geçirdikleri yıllardan sonra çift 1949‘da her tarafta İspanya’ya döndü. Dali, Andre Breton‘ın sürrealizmin kırkıncı anma yılı için organize etiği Homage to Surrealism isimli sergide Joan Miro, Enrique Tábara ve Eugenio Granell‘le birlikte resimlerini sergiledi. 40’lı yıllarda, Kızarmış Bacon ve Yumuşak Otoportre, Ekmek Sepeti, Atomik Leda ve Portlligat’lı Madonna gibi çok kayda değer yapıtlarını sanatseverlerle buluşturan Dali, döneminin en ünlü ressamlarından biri haline geldi. Ressam 1946‘da Alfred Hitchcock‘un Spellbound filminde bir dizi rüya sahnesi için sahne tasarımı da yaptı. O dönemin yıldızı yeni yeni parlamaya başlayan sanatçılarından Andy Warhol, Pop Art‘ın ortaya çıkmasında Dali’nin büyük etkisi olduğunu açıkladı. Matematiğe ve fiziğe de büyük ilgisi olan sanatçı, çalışmalarında geometrik öğeleri de kullanıyordu.

1950’lerde, “Yansıtma ve Derinleşme Üstüne Paranoyak – Eleştiri” metodunu geliştiren ressamın eserlerinin büyük bir çoğunluğunun konusunu din, tarih ve fen bilimleri oluşturuyordu. Bu yıllar içerisinde Cristo de San Juan de la Cruz, Galatea de Las Esferas, Corpus Hipercubicus, Amerika’nın Kristof Kolomb Göre Keşfi ve Son Yemek Yemek gibi çok tanınan yapıtlarını verdi.

1960 yılında doğduğu yer olan Figueres’de en büyük projesi olan ve 1974 yılına dek çaba vereceği Dali Tiyatrosu ve Müzesi‘ni belirlemek için kollarını sıvayan Dali, ünlü lolipop markası Chupa Chups‘un da logosunu hazırlamıştı. 1969 yılında yapılan eurovizyon şarkı yarışmasının tanıtımlarından ve sahne düzeninden de sorumluluk sahibi olan artist, Gerona‘da Pubol Şatosu’nu satın aldı ve içini yenilemeye başladı.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Senem Kuyucuoğlu

60’lı yıllarda, Los Angeles (1964), New York Modern Sanatlar Müzesi (1966), Rótterdam (1974), Dalí Cleveland Müzesi (1971), París George Pompidou Merkezi (1979), Londra Tate Gallery (1980), Madrit Modern Sanatlar İspanyol Müzesi (1983), Barselona Pedralbes Sarayı (1983) gibi dünyanın en büyük sanat merkezlerinde Dali’nin geniş çaplı antolojik sergileri sanatseverlerle buluştu.

Sadece resim sanatında değil hoş sanatların çoğu alanında da yapıtlar veren Dali hayret verici ve mucizevi projeleri de hayata geçirdi. Usta, bir smokini, içinde filtre bulunan likör kadehleriyle kaplayarak gerçekleştirdiği çalışmaya Afrodizyak Ceket adını vermişti. daha sonra ahize yerine kabuklu hayvan kullandığı Istakoz Telefon’u buluş etti. Çekmeceli Milo Venüs isimli eserinde ise ünlü heykeli çekmeceli komik bir mobilyaya dönüştüren Dali, memeler, göbek ve dizlerle mobilyanın kulplarını oluşturmuştu. Bu çalışma sonra mobilyacılık ve mücevhercilik alanında üretilen çoğu lüks eşyaya da uygulandı. Breton göre Fransızcada dolar düşkünü anlamına gelen “Avida Dollars” anagramıyla sürekli olarak eleştirilen Dali, yapıtlarını bir meta olarak ortaya koyduğu için “Sanat için sanat” düşüncesini yıkmaya çalışmıştı. Amacı sanatın, hayatın her alanını direkt ilgilendiren bir yaşam tarzı olduğunu göstermekti.

Robert Descharnes ile birlikte Dantelacı Kadının ve Gergedanın İnanılmaz Öyküsü’nü yöneten Dali, 1978‘de Yukarı Moğolistan’dan İzlenimler (Impressions de Haute Mongolie) adıyla denek diğer taraftan film çevirdi.

1982 yılında tek aşkı Gala’nın ölümünün gerisinde Dali büyük bir travma geçirdi ve sağlığı da kademeli olarak bozulmaya başladı. 1984‘te İspanya’daki şatosunda çıkan yangından daha sonra rahatsızlığı tamamen gelişen Dali, son yıllarının bir kısmını Pubol’daki şatoda, bir kısmını da kendi kurduğu Tiyatro Müzesi’nin yanındaki Torre Galatea’daki özel odasında inzivada geçirdi. Salvador Dali 23 Ocak 1989‘da Figueras hastanesinde, 84 yaşındayken hayata gözlerini yumdu ve Figueras’daki müzesine hâkim olan dev kubbenin altına gömüldü.

Dali tüm varlığını ve koleksiyonunu İspanya devletine bırakmıştı.

Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı