Samuel Beckett Biyografisi
Türkiye ve Dünya’da Gogot’yu Beklerken adlı tiyatro oyunu ile belli İrlanda’lı tiyatro ve kısa hikaye yazarı, şair ve eleştirmen. Absürd tiyatro olarak adlandırılan imlâ dalının en manâlı temsilcilerinden biri olarak görülen Beckett, 1969 yılında, Nobel Edebiyat Ödülü kazanmıştır.
Samuel Beckett, 13 Nisan 1906 tarihinde, Foxrock, Dublin, İrlanda’da dünyaya geldi. Babası günümüzde expertiz olarak adlandırılan “bedel tahmincisi”, annesi ise dini inançları fazla yüksek olan bir hemşireydi. Ailesi İrlanda Anglikan Kilisesi’ne üye olan Beckett, Dublin’in Foxrock muhitindeki büyük ve gösterişli bir evde, kardeşi Frank ile beraber büyüdü.
Anaokuluna beş yaşında başlayan Beckett, burada ilk müzik eğitimini aldı. İlk okul eğitimini Earlford House School, orta eğitimini Portora Royal School, lise eğitimini ise Trinity Collage’da aldı. Trinity kolejinde Fransızca, İngilizce ve İtalyanca üzerine eğitim gördü.
Beckett’in basılan ilk eseri, 1929 yılında Dante…Bruno. Vico..Joyce adı altındaki bir eleştiri denemesiydi ve de öbür yazarlarla beraber bir birleştirme kitapta kendisine yer buldu. Bundan bir sene sonradan Varsayım adlı ilk öyküsünü yazdı. Tahmin’ı peşine düşüp takip eden Whoroscope şiiri ile ilk edebiyat ödülünü kazandı.
Okuduğu okula, Trinity College’a 1930–1931 yılları arasında okutman olarak geri döndü; lakin utangaç yapısı nedeniyle bu mesleği uzun süre devam ettiremedi. Akademik kariyerini bu nedenle kısa bir sürede bitirdikten kısa bir vakit daha sonra, Goethe’nin eserlerinden ilham alarak yazdığı Gnome adlı şiirin Dublin Magazine’de yayınlanmasıyla beraber ünü yayılmaya başladı.
Trinity College’den ayrıldıktan sonradan başladığı Avrulpa yolculuklarında başlangıçta Fransa’ya gitti. Fransa’da, 1931 yılında, Marcel Proust hakkındaki Proust adlı eleştirel kitabını yayınladı. Benzer sene ilk romanı Dream of Fair to Middling Women ve de bir sene sonra yayınlanacak olan Aşksız İlişkiler adlı öykü kitabını kaleme aldı. Babasının ölümü ile yıkılan Beckett, 1933–1935 yıllarını Tavistock adlı tedavi merkezinde, terapilerle geçirdi. Bu dönemin izleri, sonra yayınlayacağı efsanevi eseri Godot’u Beklerken’de kendisini gösterecekti
1936 yılında, tedaviden ayrılmasından sonradan, uzun bir Almanya yolculuğuna çıktı. Nazi’lerin iktidardaki yükselişinden duyduğu rahatsızlığı her fırsatta dile getiren Beckett, 1937 yılında memleketi Dublin’e dönerek Murphy adlı romanını yayınladı. Roman’ın Fransızca’ya çevrilmesinin ardından Fransa’ya yerleşme kararı aldı; 1939 yılında İkinci Dünya Savaşı başlangıcında bu mesken süreklilik kazandı. 1938’de tanıştığı Suzanne Deschevaux-Dumesnil adlı Fransız bayan ile olan birlikteliği ölümüne kadar devam edecekti.
1940–1942 yılları aralarında Fransız Direnişi’ne katıldı. 1942 yılında, bir ihbar üzerine Alman devriyelerine yakalanmak üzereyken son anda Roussillon’a kaçtı. Alplerin yakınında olan bu kasabada kaldığı vakit boyunca direnişe takviye vermeyi sürdürdü. Savaşın bitmesinin ardından Fransız Hükümeti kadar Savaş Haçı (Croix de Guerre) ve Direniş Madalyası (Médaille de la Résistance) ile ödüllendirildi.
Savaştan daha sonra daimi olarak yerleştiği Fransa, romanlarının ve hikayelerinin dilini de değiştirmişti. Yaratmak istediği absürd havayı Fransızca ile daha iyi verdiğine inana Beckett, bu zamandan sonradan yazdığı birçok yazıyı bu dilde kaleme almıştı.
1952 yılında yayınlanan ve de o kadar fazla akademik çevre göre absürd tiyatronun en manâlı eserlerinden birisi olaran görülen Godot’yu Beklerken, yazara asıl ününü kazandıran eser oldu. İlk olarak 1953 yılında Fransız tiyatrolarında sergilenmesinin peşinde, Londra, A.B.D., Almanya gibi ülkelerde de başarı ile sergilenerek yazara haklı ününü kazadırdı. Bu dönemde yazdığı oyunlar; 1957’de Oyun Sonu, Krapp’ın Son Bandı, 1960’da Mutlu Günler (İngilizce) ve 1963’te Oyun adları aşağı yayınlandı.
1961 yılında, uzun süren bir beraberliğin peşinde sevgilisi Suzanne ile evlendi. Aynı yıl, ’nü kazandı. Bu dönemden sonradan radyo oyunlarını da yazmaya ve yönetmeye başlayan Beckett, yazılarını İngilizce yazmaya da döndü.
Beckett, 1969 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görüldü; ama ödülü almaya gitmeyerek hayranlarını şaşırttı. Yaşamının son yıllarını karısı ile beraber, mütevazı bir şekilde geçiren yazan, 17 Temmuz 1989 yılında Suzanne’nin ölümü ile sa etti. Çift Pariste, Montparnasse adlı bir mezarlıkta gömülüdür ve aynı mezar taşını paylaşmaktadır.