T

Tevfik Fikret

Tevfik Fikret Biyografisi

Batılı anlamda şiiri Türk Edebiyatı’na kazandırmış, Türk şiirinda özellikle şekli anlamında değişmesine zemin hazırlamış şairimiz.
Tevfik Fikret, 24 Aralık 1867‘de İstanbul’da, Aksaray’ın Kadırga semtinde doğdu. Asıl adı Mehmet Tevfik olan şair, Tevfik Fikret ismini kullandı. Küçük yaşta iken Sakız Adalı bir Rum olan annesini kaybetti, Çankırılı olan babası ise uzun yıllar sürgündeydi. Az Önce 12 yaşındayken yetim kalan Tevfik Fikret’i ve kız kardeşini yengesi ve anneannesi yetiştirdi.

Ortaöğremine önce Mahmudiye Rüştüyesi’nde başladı. Peşinde Galatasaray Lisesi‘ne devam etti. Muallim Naci, Recaizade Mahmut Ekrem gibi kayda değer edebiyatçılardan dersler aldı ve ilk şiirini 1883 yılında az önce lisedeyken yayımlandı. 1888 yılında Galatasaray Lisesi’ni bitirdiktre Odası’nda katip olarak çalışmaya başladı.

Kısa bir zaman sonra Maarif Mektubi Kalemi’ne atandı. Fakat kazancının yeterli olmaması nedeniyle buradan ayrılarak dağıtılmış memurluklarda ödev aldı. Bu görevler aralarında Ticaret-i Mekteb-i Alisi’nde hat ve Fransızca öğretmenliği de bulunuyordu.

1890 yılında 22 yaşındayken kız hoca okulu öğrencisi olan kuzeni Nazime Hanım’la evlendi. Bu dönem farklı alanlara yönlendirilmiş şiir yarışmalarına katılıyordu. 1891 yılında “Mirsad” adlı derginin açtığı şiir yarışmasında birincilik ödülü aldı. Aldığı bu ödülle edebiyat dünyasının dikkatlerini üstüne Çeken Tevfik Fikret, 1892 yılında Galatasaray Lisesi’nde Türkçe öğretmenliği yapmaya başladı.

1894 yılında, Hüseyin Kazım Kadri ve Ali Ekrem Bolayır ile birlikte “Malûmat” adlı dergiyi çıkarmaya başladılar. Aynı sene hükümetin maaşlarda kesinti yapması üzerine tepki olarak Galatasaray Lisesi’ndeki işinden ayrıldı. Ertesi sene Robert Koleji‘nde Türkçe öğretmenliği yapmaya başladı.

1896 yılında eski öğretmeni ve yakın arkadaşı Recaizade Mahmut Ekrem‘in yardımları ile “Mal Varlığı-i Fünun” dergisinin yazı işleri müdürlüğüne getirildi. Dergi onun döneminde, Halid Ziya Uşaklıgil, İsmail Safa, Mehmet Rauf, Samipaşazade Sezai ve Hüseyin Cahip gibi isimlerin bulunduğu Edebiyat-ı Cedide‘nin yayın organı kimliği kazandı. Abdülhamit II döneminde özellikle aydınlar üzerinde büyük baskılar vardı. Yayınlama organları denetlenmekte ve “günlük” denilen istihbarat ajanları padişah hakkında en ufak bir eleştiride bulunanları gözaltına almaktaydı. Tevfik Fikret de, arkadaşları ile katıldığı bir toplantıda II. Abdülhamit aleyhine bir şiir okuduğu iddiasıyla gözaltına alındı. Evi aradı ve laf konusu şiir ele geçirilemeyince bağımsızlık bırakıldı. Bundan daha sonra birçok kez gözaltına alındı. Tüm bu gelişmeler sonucunda edebiyat dünyasından uzaklaşmasına sebep oldu.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Tilda Swinton

Aynı dönem “Servet-i Fünuncular” arasında gösterme ayrılıkları başlamıştı. Bir zaman daha sonra derginin sahibi ile anlaşamayarak yazı işleri müdürlüğünden istifa etti. 1900 yılında ilk kitabı “Rübab-ı Sikeste” yayımlandı. 1902‘de kız kardeşini, 1905‘te de babasını yitirmesi daha da içe kapanmasına neden oldu. sonra Robert Koleji’ndeki görevine siklet verdi ve olaylardan yürüyüp gitmek amacı ile 1906 yılında, Robert Koleji’nin yakınlarına eşi ve oğlu ile birlikte yaşamak üzere “Aşiyan” adlı evi yaptırdı. Bu dönem “Sis“, “Sabahtan Olursa” ve “Bir An-i Taahhur” adlı eserlerini yazdı. Bu konut sonra Tevfik Fikret Müzesi’ne dönüştürülmüştür.

24 Temmuz 1908‘de Meşrutiyet’in bildiri edilmesi inzivadan birazcık da olsa çıktı. Benzer sene arkadaşları ile birlikte “Tanın” gazetesini çıkardı. Mal Varlığı-i Fünuncular ile birlikte çalışmaya başladı. Dergi İttihat ve Terakkicilerin yayın organı haline gelmişti ve Tevfik Fikret bu yeni düzene fazla güvenmekteydi. Oysa yeni İttihat ve Terakki hükümetinin beklendiği gibi çıkmaması üstüne kendisine önerilen Maarif Nazırlığı görevini reddederek dergiden ayrıldı.

1909 yılında onun yerine Maarif Nazırlığı’na atanan Abdurrahman Şeref‘in yardımlarıyla Galatasaray Lisesi’ne müdür olarak atandı. Okulda yaptığı yenilikler tepkilere sebep olmaktaydı. 31 Mart Vakası‘nın çıkmasını protesto etmek nedeniyle kendini okulun kapısına zincirle bağlattı ve ertesi gün istifa etti. Ama öğrencilerin ve Nail Bey’in ısrarlarıyla görevine döndü. Kısa bir vakit sonradan yeni Maarif Nazırı Emrullah Efendi ile anlaşmazlıklar başladı ve okuldaki görevinden bir daha dönmemek üzere ayrıldı.

1912 yılında meclisin kapatılması üzerine “Doksan Beşe Dürüst” adlı şiirini yazdı. İttihat ve Terakki iktidarına karşı taraf oldu. Modern bir mektep başlamak ve yeni bir edebiyat dergisi hariç tutmak gibi projeleri bulunuyordu. Ancak şeker hastalığnın ilerlemesi sebebiyle bu projeler yarım kaldı. 15 Ağustos 1915‘te tedaviyi reddettiği için İstanbul’da öldü. Naaşı Eyüp’teki aile mezarlığına defnedildi.

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Tümay Özokur

Tevfik Fikret’in Türk şiirinin batılı anlamda bir kimlik kazanmasında rolü büyüktür. Abdülhak Hamit Tarhan ve Recaizade Mahmut Ekrem‘den epeyce etkilenmiş, Mal Varlığı-i Fünun’da yayımlanan şiirleri bu ağırlıkta olmuştur. Genelde aşk, tabiat ve jurnal yaşamla ilgili konularda yazar Tevfik Fikret, Servet-i Fünun topluluğunun dağılmasından sonra şiirlerinde hürrüyet ve uygarlık temasına ağırlık vermiştir. İlk şiirlerinde “sanat için sanat” temasına emrindeki kalmış, daha sonraki dönemlerde toplumcu konulara eğilmiştir.

Tevfik Fikret, Fransız şiirinden etkilenmiş, özellikle François Coppe‘nın tarzını almıştır. Aşırı özenli yazı dili ile uyarı çeken şair, Türk Edebiyatı’nda şiire istikamet veren isimlerden biri olmuştur. İlk kere 1900 yılında yayımlanan “Rübab-ı Şikeste“de toplumsal sorunlara yük vermiştir. Arkasından 1911‘de yayımlanan “Haluk’un Defteri” adlı şiir kitabında özellikle oğluna ve Osmanlı gençliğine çalışkanlık, yurt sevgisi ve faziletli olma gibi öğütler vermiştir. Aynı yıl basılan “Rübab’ın Cevabı” adlı şiir kitabında konu halk ve yaşadıkları acılardır. Bu kitapta bulunan “Tarih-i Kadim’e Zeyl” adlı şiiriyle kendisini eleştiren Mehmet Akif Ersoy‘a yanıt vermiştir. En sade dil kullandığı şiirleri 1914‘de yayımlanan “Şermin” adlı kitabında bulunmaktadır.

Tevfik Fikret, şiirlerinde birçok zaman aruz kullanmış, beyit bütünlüğünü kırmış ve anlamın beyitte tamamlanması geleneğini ortadan kaldırmıştır. Yazı dilini düz yazıya benzetmiştir. Fransız şiirinden etkilenmiş, divan şiirinin nazım şeklini serbest müstezat biçimini ortaya çıkarmıştır. Tevfik Fikret’in “Balıkçılar“, “Nesrin“, “Ramazan Sadakası“, “Hasta Çocuk” gibi manzum biçiminde yazılı hikayeleri de bulunmaktadır.

ESERLERİ

Rübab-ı Şikeste (1900-1984)
Haluk’un Defteri (1911-1984)
Rübabın Cevabı (1911-1945)
Şermin (1914-1983)
Tarih-i Kadim (1905)
Son Şiirler (1952, Yayına hazırlayan Cevdet Kudret)

İLGİLİ BİYOGRAFİ :   Til Schweiger
Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı